Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, OECD Yükselen Pazarlar Forumu’na katıldı. Bakan Uraloğlu, burada yaptığı açılış konuşmasında etkinliğin gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese, özellikle Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann’a teşekkürlerini iletti. Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak, küresel ekonomik ilerlemenin geleceğini şekillendiren bu platformda, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biri olan 'ticaret ve bağlantısallık' konusundaki vizyonlarını paylaşmaktan duyduğu memnuniyeti belirten Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün burada, küreselleşen dünyada ulaştırma koridorlarının ve altyapının ekonomik kalkınmayı, küresel ticareti ve ülkeler arası iş birliğini nasıl şekillendirdiğini konuşuyoruz. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak biz, bu forumu bir fikir platformundan öte, somut adımların atıldığı bir çalışma sahası olarak görüyoruz. Gelişmekte olan pazarları küresel ekonomiye entegre eden ekonomik büyümenin kilit bir sağlayıcısı olarak ulaştırma, ticaret ile birbirine sıkıca kenetlenmiş ve ticaretten ayrı düşünülemeyecek bir sektördür. Küreselleşen dünyada ulaştırma koridorları ve transit taşımacılık, ekonomik kalkınmanın omurgasını oluşturuyor. Ulaştırma altyapısına harcanacak her kuruş, ticaret maliyetlerini azaltmaya, ekonomik büyümeyi artırmaya, bölgesel entegrasyonu teşvik etmeye ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmaya katkı sağlayacaktır.”
“Türkiye Yüzyılı’nı Ulaştırma Koridorlarıyla Şekillendiriyoruz”
Uraloğlu, insanların ve malların makul maliyetlerle ve makul zaman dilimleri içerisinde varış noktalarına ulaşmasını sağlayan sürdürülebilir ulaştırma altyapılarının mevcudiyetinin sadece ekonomik büyüme için değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal faydaların dengeli bir şekilde dağıtılması ve kalkınmanın çevresel etkilerinin uygun bir şekilde yönetilmesi için de gerekli olduğuna işaret etti.
Devam eden jeopolitik gerilimlerin, bölgesel çatışmaların ve iklim değişiminin neden olduğu lojistik zorlukların ortaya çıkmasının ise maliyetlerin artmasına ve tedarik zincirlerinin kesintiye uğramasına sebep olduğuna dikkati çeken Uraloğlu, “Bu bağlamda, ulaştırma bağlantılarının kesintisiz şekilde devam etmesi için yeni alternatiflerin geliştirilmesi; ihracatını ve ithalatını kesintisiz olarak yapmak isteyen ülkeler için önem teşkil etmektedir.” dedi.
Ticaretin hızlandığını, sınırların aşıldığını ifade eden Uraloğlu, “Ve biz, Türkiye Yüzyılı’nı bu dinamiklerin anahtarı olan ulaştırma koridorlarıyla şekillendiriyoruz.” diye konuştu.
“Ülkemiz, Kıtalararası Ulaştırma Koridorlarının Sağlıklı İşlemesinde Bir Nevi Kilit Taşı Görevi Görüyor”
Uraloğlu, Türkiye’nin, Asya ile Avrupa’yı birleştiren doğu-batı koridorunda doğal bir köprü olduğu gibi Kafkaslar’dan Afrika’ya uzanan kuzey-güney koridorlarının ise tam merkezinde bulunduğunu belirterek “Birbirini tamamlayıcı ve destekleyici nitelikte olan, Doğu-Batı aksında Orta Koridor ve Basra Körfezi’ni ülkemiz üzerinden Avrupa’ya ve Orta Asya’ya bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projelerinin merkezinde yer alıyor. Ayrıca 4 saatlik uçuşla, 1,5 milyar insanın yaşadığı ve 51,2 trilyon dolarlık bir ekonomik hacme sahip 67 ülkeye ulaşıyoruz. Dolayısıyla ülkemiz, kıtalararası ulaştırma koridorlarının sağlıklı işlemesinde bir nevi kilit taşı görevi görüyor.” açıklamasında bulundu.
“Ulusal Ulaştırma Yatırımlarımızı Uluslararası Koridor Perspektifi Doğrultusunda Düzenliyoruz”
Bakan Uraloğlu, ana arterlere bağlanacak diğer güzergahlar ile Türkiye üzerinden geçen taşımacılık potansiyelinin de kat ve kat arttığını belirterek bunun yanı sıra, Avrasya ülkeleriyle olan derin ortak tarihi ve kültürel bağlar sayesinde bölge ülkeleriyle iş birliği potansiyelini arttırmak için her türlü girişimi hayata geçirme gayretinde olduklarını söyledi.
Uraloğlu, “Bu bağlamda ulusal ulaştırma yatırımlarımızı uluslararası koridor perspektifi doğrultusunda düzenliyoruz. Bunu yaparken de uluslararası finans kuruluşları ve bölgesel çok taraflı örgütlerle yakın iş birliği içerisinde çalışıyoruz. Altyapı projelerimizi sürdürülebilir, her türlü çevresel ve sosyal baskıya karşı dayanıklı, yeşil ulaşımı destekleyen bir yaklaşımla, uluslararası standartları ve yeni teknolojileri dikkate alarak hazırlıyor ve hayata geçiyoruz.” dedi.
“Orta Koridor’un Kapasitesini Artırmak İçin Çalışmalarımızı Sürdürüyoruz”
Türkiye’nin ulaşım ağlarının ve bağlantısallığının geliştirilmesi için yaptıkları başlıca uluslararası çalışmalardan da bahseden Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bildiğiniz üzere, ülkemiz sivil havacılık alanında küresel anlamda öncü ülkelerden biri. Az öncede belirttiğim üzere Türkiye’den 4 saatlik bir uçuş ile yaklaşık 1,5 Milyar insanın yaşadığı 67 ülkeye ulaşabiliyoruz. Bu ülkeler, 25 trilyon dolarlık ticaret hacmi üretiyor. Bu, bizi dinamik bir ekonomik sistemin tam ortasına yerleştiriyor ve biz bu avantajı küresel bağlantısallığı artırmak için kullanmaya kararlıyız.”
Orta Koridor’un, yani Trans-Hazar Uluslararası Ulaştırma Rotası’nın, Asya’yı Avrupa’ya Türkiye üzerinden bağlayarak, geleneksel deniz yollarına kıyasla daha hızlı bir alternatif sunduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, “Bu bağlamda, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’ndan Zengezur Koridoru’na kadar birçok projeyle Orta Koridor’un kapasitesini artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Asya ile Avrupa Arasındaki Geçiş Süresini Mevcut Deniz Yollarına Kıyasla 15 Güne Kadar Kısaltmayı Hedefliyoruz”
Kalkınma Yolu Projesi hakkında da açıklamada bulunan Uraloğlu, “Irak’ın Basra Körfezi’ndeki Faw Limanı’nı bin 200 kilometrelik demiryolu ve karayolu ile Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya bağlayan bu çok modlu koridordur. Proje tamamlandığında, Asya ile Avrupa arasındaki geçiş süresini mevcut deniz yollarına kıyasla 15 güne kadar kısaltmayı ve bölgesel ticareti canlandırmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
“Yeni Demir Yolu ve Kara Yolu Altyapı Yatırımları İçin Ön Tasarımlar Tamamlandı”
Uraloğlu, söz konusu proje kapsamında, 22 Nisan 2024’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri Ulaştırma Bakanlarıyla “Kalkınma Yolu Projesi Mutabakat Zaptı”nı imzaladıklarını anımsatan Uraloğlu, “Bu güçlü başlangıcın ardından, 2024 yılı içinde 29 Ağustos ve 31 Ekim tarihlerinde 1. ve 2. Bakanlar Konseyi toplantılarını gerçekleştirdik; özellikle 2. Konsey’de Bakanlar Deklarasyonu’nu onaylayarak kararlılığımızı perçinledik. Yeni demir yolu ve kara yolu altyapı yatırımları için ön tasarımlar tamamlandı; ancak nihai tasarımlar için zemin etütleri ve hassas ölçümler gibi kritik adımları hızla ilerletiyoruz.” dedi.
Uraloğlu, Faw Limanı’nı bin 200 kilometrelik demir yolu ve otoyolla Türkiye’ye, oradan Avrupa’ya bağlayacak Kalkınma Yolu’nun bölgesel ticarette de yeni bir çağ başlayacağını belirten Uraloğlu, “Doğu-batı koridorlarını kuzey-güney ekseninde birleştirerek küresel ticarete güç katacak bu hat, Basra Körfezi’nden başlayıp Bağdat ve Musul üzerinden Türkiye’ye uzanarak 2 bin 92 kilometre demir yolu ve bin 923 kilometre kara yolu ile Avrupa’ya entegre olacak. Yeni İpek Yolu olarak anılan bu dev proje, Türkiye’nin jeopolitik ve ekonomik ağırlığını perçinleyecektir.” ifadelerini kullandı.
“Irak ile Kalkınma Yolu Projesi’nin Nihai Anlaşmasını İmzalayarak Önemli Bir Eşiği Daha Aşmayı Planlıyoruz”
Uraloğlu, projenin kalbi olan Faw Limanı’nda ise ilk faz çalışmaları büyük bir ivme kazandığını da bildirerek “Bu ilk fazın 2025 yılında tamamlanması planlanıyor. Önümüzdeki dönemde, proje paydaşlarımızla bir araya gelerek yönetim ve finansman yapısını netleştireceğiz. Güncel çalışmalarımız bu anlamda da devam ediyor. İnşallah çok yakında da Irak ile Kalkınma Yolu Projesi’nin nihai anlaşmasını imzalayarak bu stratejik girişimi hayata geçirme yolunda önemli bir eşiği daha aşmayı planlıyoruz. Bu adımlar, Kalkınma Yolu paydaşı olan tüm ülkeleri zirveye taşıyacak bir dönüm noktası olacaktır.” diye konuştu.
Kalkınma Yolu Projesi’nin sadece altyapı oluşturmak değil; ekonomik fırsatlar sunmak, bölgesel istikrarı güçlendirmek ve Türkiye’yi küresel tedarik zincirlerinde bir mihenk taşı haline getirmek anlamında da büyük önem arz ettiğini söyleyen Uraloğlu, “Ülkemizdeki yatırımlarımız ve başarılarımız da uluslararası bağlantısallığa olan bağlılığımızın bir göstergesi.” dedi.
23 Yılda 290 Milyar Dolarlık Yatırım
Son 23 yılda ulaştırma ve altyapıya 290 milyar dolarlık yatırım yaptıklarının da altını çizen Bakan Uraloğlu, sivil havacılık, demiryolları, karayolları, denizcilik ve haberleşme sektörlerinde birçok ilki gerçekleştirdiklerini belirtti. Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Marmaray’la kıtaları birleştiriyor, Yavuz Sultan Selim ve 1915 Çanakkale Köprüleri’yle uluslararası ticaretin yollarını açıyor, İstanbul Havalimanı’yla gökyüzünde sınırları kaldırıyoruz. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’yla Asya’dan Avrupa’ya yükleri taşıyor, hayata geçireceğimiz Zengezur Koridoru’yla mesafeleri daha da kısaltmayı planlıyoruz. Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara ve Ankara-Niğde Otoyolları gibi mega projelerle üretim merkezlerini limanlara bağlıyor, lojistik verimliliği artırıyoruz. Bu projeler, sadece altyapı değil; halkımızın refahını yükselten, ekonomimizi büyüten ve tüm dünyayla uluslararası bağlarımızı güçlendiren adımlardır.”
“İstanbul’u Ulaştırma Bağlantısallığı Konularının Küresel Ölçekte Tartışıldığı Bir Yer Haline Getirmek İstiyoruz”
27-29 Haziran tarihlerinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ev sahipliğinde İstanbul’da “Küresel Ulaştırma Bağlantısallığı Forumu”nun düzenleneceğini belirten Uraloğlu, “Bahsetmiş olduğum mega yatırımlar ve güçlü iş birliklerimize ilave olarak, İstanbul’u ulaştırma bağlantısallığı konularının küresel ölçekte tartışıldığı bir yer haline getirmek istiyoruz. Ulaştırma sektöründen yerli ve yabancı birçok paydaşı bir araya getirmesi öngörülen forumumuza sizleri davet etmekten mutluluk duyarım.” diye konuştu.
Ulaştırma sistemlerinin tam kapasiteyle çalışmasının önündeki engelleri aşmak için güçlü bölgesel iş birliklerinin ve ortak standartların önemini bir kez daha vurgulayan Uraloğlu, “Güçlü ve entegre bir ulaştırma ağı, yalnızca ticareti kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda bölgeler arasında ekonomik fırsatların daha adil dağılmasını ve daha kapsayıcı bir büyümenin gerçekleşmesini de sağlamaktadır.” dedi.