Haber: Aydın BİLGİLİAdalet ve Kalkınma Partisi Kırklareli milletvekili Selahattin Minsolmaz yeni anayasa taslağı çalışmaları sırasında Babaeski İlçe Başkanı Ali Gencal ve Yönetim Kurulu üyelerini parti binasında ziyaret etti.İlçe binasını ziyareti sırasında yeni Anayasa maddeleri ile bilgilendirme toplantısı da düzenleyen Minsolmaz; Önümüzde çok ama çok önemli bir süreç var. Ve bu süreç içinde hepimize çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor” diyerek yaptığı açıklamada şunlara yer verdi;
15 yılda 11 seçim ve 3 referandumdan da başarı ile çıktıkArkadaşlar önümüzde dönem için umuyorum çok daha kapsamlı toplantılar yapacağız. Şimdi önemli bir dönemin meclisteki ayağını yani anayasa değişiklik paketinin kabul edilmesi sürecini hayırlısı ile atlattık. Şimdiki süreçte meclisten göndererek Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasa ile değişiklik kabulü onayı ile sonrasında bir referandum süreci hayırlısı ile önümüzde duruyor. 21 Maddelik bir teklif olarak yani bir tasarı olarak Anayasa komisyonuna geldi. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğu 2002 den bugüne kadar Anayasa ile ilgili topluma ve seçmenimizse verdiği vermiş olduğumuz bir sözümüz vardı. AKP iktidarda olduğu 15 yıl boyunca geçen süreçte üçte 11 tane seçim, üç tane referandum yaşadık ve hepsinde de Allah’ın izni ile başarılı çıktık. Ama bu anayasa değişikliği konusunda bir türlü zamanı gelmiş olsa da ülkede gelişmeler bunu tüm siyasi partilerin katılımı ile oturup bu noktaya getirmeye mümkün kılmadı. Anayasamızın 18 tane değişikliği oldu. Daha önceki dönemde 100 maddeye tekabül eden 1980 yılında yapılan anayasamızı bugüne kadar yapılan muhtelif değişikliklerle eleştirerek birçok siyasi parti, birçok sivil toplum örgütü, birçok akademik dünya, Baro ve hukuk camiası artık sivil bir anayasa olması gerektiği ve özellikle bunun artık darbeci yönetimlerden ziyade Türk siyasetine bir uzlaşma sağlamak niyetiyle yapmak gerektiğini değişik zamanlarda dile getirdi.
İçeriden ve dışarıdan yapılan saldırılar istenmeyen sonuçlar doğurduAma Türkiye’de siyasi yaşam, işte en son yaşadığımız 15 Temmuz da dahil olmak üzere, Türkiye’ye dışarıdan yapılan saldırılar, içeriden yapılan müdahaleler aslında tam da Türkiye’de ki vesayet sisteminin bir yerde devam etmesini Türkiye’de gerçek anlamda halk tarafından seçilmiş insanlar eliyle siyasetin etkin ve verimli hızlı bir şekilde karar alma sürecinin istenmediği içinde zarara uğratıldı. Bu konuda daha önce siyasi parti liderlerinin de çok ciddi açıklamaları oldu .Bu konunun teknik boyutunu buraya gelen birçok hatipten dinleyeceksiniz. Hukukçu arkadaşlarımızdan dinleyeceksiniz, partimizin hukuk işleri başkanlığının yaptığı çok güzel bir bülten çalışması var. Hem söylem birliği için, hem vatandaşımızı bu konuda aydınlatma açısından gerekli materyallerimiz elimizde olacak.
Bu referandumdan da başarı ile çıkacağızSizler parti yönetim kurulu olarak, işyerlerinizde, mahallerinizde bunun ne getirip ne getirmeyeceği konusunda sizlere soruluyor. Toplum nezdinde bu hassasiyet yetirince bilinmediği gibi algı var. Bu konuda muhalefet partileri özellikle CHP ve HDP çünkü bu son tahlilde MHP ile bizim ortak oluşturduğumuz ve bir teklifle birlikte komisyondan ve TBMM’den geçirip nasip olacak inşallah yakın zamanda da referandum sürecinde yine bu iki siyasi partinin altında imzası olan teklife sahip çıkarak halkın huzurunda oylamasını yaparak sonuçlandıracağımız bir süreç.Tabii bu anlamda toplumda istifam yaratma, korku oluşturma, insanların kaygı ve endişelerine yol açarak bu düzenlemeleri AKP yaptığı gibi, toplumda bir olumsuz algı yaratma çabası var. Ama tabii ki vatandaşın da bir feraseti var. Sağduyusu var. Nasıl 15 Temmuz’u, nasıl daha önceki sıkıntılı dönemlerde nasıl Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçtirilmediği ve sonrası bizim halk oylaması ile cumhurbaşkanı seçtiğimiz gibi millet herkesi dinliyor kinin hangi niyetle yaptığını analiz ediyor , kim bunun karşısında, kim bunun yanında ona göre karar verip tabii ki bu işin sözcüsü olan bizleri, sizleri, bakanlarımız Cumhurbaşkanımız, Başbakanımızı dinleyip karara bağlıyorlar.
1961 ve 82 Anayasalarına bir bakınDeğerli arkadaşlar; bu anlamda içerisinde referandumda çok paylaşacağımız, vatandaşa kadar gideceğimiz konu bu ülke açısından çok hayırlı bir şeydir. Biraz kısmen anlatmaya başladım.1960’da 27 Mayıs askeri darbesinden sonra Türkiye’de 1961 Anayasası yapılmak suretiyle kuvvet ayrılığı zikredilen konu aslında daha sonra 1982 Anayasın da Cumhurbaşkanlığının sorgulanamayan, yargılanamayan fakat çok sayıda yetkisi ile beraber halk tarafından seçilen bir siyasi iradenin istediklerini yapması konusunda engellenebileceği bir sisteme getirmiş. Yani parlamenter sistem diye zikredilen ve şuan da çok sayıda muhalefetinde bu konuda sözcülerinin de değiştirilmesin muhafaza edilişin diye söyledikleri 82 anayasası arkadaşlar bir darbe anayasası. Dolayısı ile burada hükümet sistemi değişikliği olarak yaptığımız Başbakanlığın yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanlığına ve onun başkanlığında kurulacak kabineye yine TBMM oluşması ve devamı, yargı, yasama ve yürütme dengelerinin de daha sağlıklı olduğu bir sisteme geçiyoruz.Yani bu bir hükümet sistemi değişikliği. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi gerek komisyonda, gerekse sonrasında genel kurulda ve şuanda da sözcülerinin her zeminde bunun bir rejim değişikliği olarak yansıtma çabası var ve bunun kesinlikle bir rejim değişikliği olmadığını Türkiye Cumhuriyetinin yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğunu Cumhuriyetinin de Temel ilkelerini korunduğunu buna ilişkin bir değişiklik yapılmasının ne bu tasarı içerisinde nede başka bir şekilde olmayacağını n güvencesi MHP ve AKP olarak daha bu işe başlarken en önde ortaya konmuştu. Dolayısı ile Bunun bir Cumhuriyete karşı rejim değişikliği olduğu yönünde herhangi bir şekilde ki iddialara itibar etmenin ve bunlara bir haklılık payı vermenin her hangi bir şekilde söz konusu olmadığını söylemek istiyorum.Bazı açılardan da bunun bir şekilde ülkenin bölünmeye götüreceği gibi bazı söylemler yapılıyor. Sanki ülkede bir federasyon ve başka bir yapı gibi federal yapı gibi oluşacak.
Türkiye Cumhuriyetinin Bütünlüğü ve Tekliği temel esas olarak alındıDeğerli arkadaşlar bu tasarı ilk daha AKP ve MHP tarafından çalışılıp konuşulurken burada temel bir esas ortaya kondu. Bu esas neydi? Üniter yapı koruncak. Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğü ve tekliği burada temel esas olarak alındı. Dolayısı ile birilerinin de buradan federasyon çıkar, eyalet sistemi çıkar bölünme çıkar gibi yanıltma ve algı yönetimlerini hiçbir zaman pirim vermemek gerekiyor. Yani Milliyetçiliği tescilli MHP ve 15 yıldır bu ülkeyi bir şekilde yöneten AKP bölünmeye götürecek yasal bir düzenleme yapacak peki CHP ile HDP’mi bölünmeyi önleyecek. HDP’ye mi kaldı ülkenin bölünmesini önlemek. Dolayısı ile bu konuda da yaklaşık son derece yersiz ve bana göre bununda toplumumuzda bir karşılığı yok. Dolayısı ile ben sizlerden temel noktalarda belli kazanımlarınızı edinmenizi rica ediyorum. Çünkü bizim alanımız, bizim içinde bulunduğumuz bölgede bunun manipülasyonu çok fazla yapılabilir. Yani bizim bu bölgede özellikle Cumhuriyete ve Cumhuriyetin değerlerine bir şey yapıldığı gibi, bir saldırıya biz hiçbir zaman tahammül edemeyiz. Kurucu liderimizden Başbakanımıza, bakanlarımıza, milletvekillerimize kadar bir her yerde her zeminde çok net bir şekilde ortaya koyduk. Ülkenin bölünme bütünlüğü noktasında ve üniter yapısında da en keskin çizgileri AKP ve MHP çizdi. Bazı siyasi partilerin yerine göre ve zamana göre aldıkları pozisyonları biz çok iyi biliyoruz. Yani bu ülke 15 Temmuz’u çok yakın bir zamanda yaşadı ve 6,5 ay oldu. Bugün Kırklareli’nde 15 Temmuz şehitlerini anma programı yaptık. Dolayısı ile 15 Temmuz saldırısının hemen arkasında mecliste üç tane partinin grubu MHP, AKP ve Cumhuriyet Halk Partisi ortak deklarasyon yayınlayarak duruşunu belli etti. Oraya imza atamaktan bile imtina eden ülkenin yok edilme, istila edilme cabasında ki 15 Temmuz saldırısından sonra bile imza atmaya imtina eden HDP’yi mi kaldı ülkenin bütünlüğünü korumak. HDP’nin ve bağlantısı olan terör örgütünün bu ülkede ne yapamaya çalıştığını biz hepimiz biliyoruz. Kırk yıldır şehitlerimizle, gazilerimizle oradaki süreci hep birlikte biliyoruz.
Cumhurbaşkanlığını istemeyen Başka yapılarda var.İlginç olan bu anayasa düzenlemesi ve Cumhurbaşkanlığı sistemini istemeyen başka yapılarda var. FETÖ istemiyor, DEAŞ istemiyor, Türkiye’de 15 Temmuz saldırısının içinde çok etkin olduğunu bildiğimiz ülkelerde istemiyor. Dolayısı ile bu aziz millet 15 Temmuz’da bu işi nasıl çok net bir şekilde algılamışsa bugün de kimler bu işin yanında, kimler bu işin karşısında sadece buna bakarak bile neyin doğru, neyin yanlış olduğunu çok güzel anlıyor. Arkadaşlar bize düşen görev tabii ki bunu bölgemizde anlatmak. Biz bir teşkilatız. Dediğim gibi 11 tane seçimi, üç tane referandumu çok başarı ile geçirdik bizim burada vurgulamak zorunda olduğumuz esaslardan birisi de yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkede her hangi bir şekilde koalisyon ihtimalini ortadan kaldırması. Evet, koalisyonlar parlamenter sistemin içerisinde vaz geçilmez sonuçlardan bir tanesi oluyor. Biz bunun en sonuncusunu da 7 Haziran seçimlerinde yaşadık. Nasıl yaşadık? %41 oy aldık en yakın siyasi partiye %16 fark attık ama koalisyona mecbur kaldık. Koalisyon teşekkül edilmeyince de tekrar seçime gittik. İyi ki de gitmişiz. Ama biz şunu bir şekilde gördük. Tek başına iktidar olunduğu halde, çok ciddi bir oy alındığı halde milletin teveccühüne mazhar olunduğu halde, biz hemen hükümet olma bir şeyleri yerli yerine koyma noktasında bu süreci sonlandıramadık. Öncesinde ki koalisyonları anlatmıyorum. Hep beraber yaşadığımız 99-2001 arası ANAP, MHP ve DSP koalisyonu. Cumhuriyetin ilanından bugüne 94-95 yıl geçti. 100 yıl dersek bir hükümeti de 5 yıl için seçiyoruz bugün 21. Hükümeti kurmuş olmalıydık. Ama biz 65. Hükümetiz. Çok çalışmışız 44 tane fazla hükümet kurmuşuz. Yani olması gerekenin 3 katı kadar hükümet kurmuşuz. Bunlar seçim demek. Bunlar siyasi kriz demek. Bunların ekonomiye yansımaları, sosyal hayata, toplumsal hayata yansımaları baktığınız zaman yaşadığımız süreç te zaten bunu gösteriyor. Bir karar almak, bir süreci yönetmek hepsi hakkında doğru karar almak ve bunları doğru yönetmek hep siyasi sıkıntılar yaşandı. En son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Abdullah Gül’ün seçiminde işte seçersin seçemezsin 367 meselesine kadar bunların tümünü hatırlıyorsunuz. Ve Türkiye’de hükümet kurulumları, Cumhurbaşkanlığı seçimleri her zaman bir siyasi kriz noktasına getirildi. İşte Türkiye’nin eskiden istenildiği yöne çekilebilen, sürüklenebilen ve kendi ayakları üzerinde duramayan, siyasi hükümetlerini oluşturamayan istikrarını sürekli hale getiremeyen şekilde kalmasını arzu ediyorlar.HABER MERKEZİ