HABER: Aydın BilgiliUYSAL; Bugün birliği beraberliği tesis etmesi gerekenlerin çok bilinçli bir şekilde memleketi bölüp parçalamaya
teşebbüs ettiği noktada hangi siyasi gelenekten gelirse gelsin, biz bugün toplumun en müşterek noktasında
buluşabilmeyi aramalıyız. Camilerde vaaz ediyoruz; "ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır" diye.Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal Babaeski Belediye Av. Abdullah Hacı'yı makamında ziyaret etti.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve beraberindekiler ile birlikte Babaeski Başkanı Av. Abdullah Hacı'yı makamında ziyaret ederek 16 Nisan'da yapılacak olan Yeni Anayasa Halk Oylaması yani Referandum hakkında açıklamalarda bulundu.
Yapılan ziyarete Genel Başkan Gültekin Uysal, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcı Nuri Yılmaz,Genel İdare Kurul Üyesi Hayri Erçağ, Genel İdare Kurul Üyesi Yaşar Gençoğlu, Genel İdare Kurulu Yedek Üyesi A. Serdar Eriş, Demokrat Parti Silivri İlçeBaşkanı Halide Avlu, Demokrat Parti Silivri Teşkilat Başkanı İskender Kapuzoğlu, Demokrat Parti Babaeski İlçe başkanı Kaşif Zarif, DYP Kurucu Başkanı Nusret Can, Cumhuriyet Halk Partisi İl Genel Meclis Üyleri Şahin Arslan, Sibel Çınar, Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Disiplin Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Ali Eren, Babaeski Bulgaristan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Farma Özcan, Merkez Mahalle Muhtarları, Babaeski Belediyesi Meclis Üyleri ve partililer katıldı.
Yapılan ziyarette Genel Başkanı Makamında kabul eden Belediye Başkanı Hacı burada Genel Başkana bi r plaket sundu. Görüşmeler daha belediye Meclis salonunda devam etti. Meclis salonunda yapılan toplantıda bir açıklama yapan Belediye Başkanı Av. Abdullah Hacı konuşmasında şunlara yer verdi; Sayın Genel Başkanım, çok değerli misafirler. Bazen milletlerin geçiş süreçleri olurbu geçiş süreçlerinde de insanların kafalaarı karışır. Kafası karışık olanlar bir ışık ararlar, bir referans ararlar işte o ışık, o referans noktaası bugün Babaeski'de. Demokrat Parti Genel Başkaanımız Sayın Gültekin Uysal bizlere yeni Anayasa değişikliği hakkında bilgiler vereceklerdir. Ben kendilerine Babaeski halkı adına sizler adına kendilerine hoş geldiniz diyorum. Hoş Geldiniz Sayın Genel Başkanım. Görüyorum ki Genel Başkanım çok genç. Sayın Genel Başkanım. Benim asıl mesleğim Hakimlik. İnsanlarada ilk bakışda da bir not veririm sizide görüyorum ilkelerinde kararlı mücadeleci bir insansınız bu belli oluyor. Ben çıktığınız yolda başarılar diliyorum.
Babaeski Belediye başkanı Av. Abdullah Hacı'nın konuşmalarının ardından bir açıklama yapan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal şunlara yer verdi; Çok değerli başkanım ve siz değerli Babaeski'mizin meclis üyleri ile, Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlarımız, öncelikle basın mensuplarımızda dahil olmak üzere hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Güzel bir günde Trakya'mızdayız. Lüleburtgaz'da kongremiz dolayısı ile hem de memleketimizin can alıcı en önemliside referandum idi. Memleketimizde insanlarımızın zihinlerinin dalga dalga buluandırılmaya çalışıldığı bu günlerde her birimiz direngi noktalar alıyoruz, değerli referanslar alıyoruz. Geriye doğru baktığımızda hakikaten tarihin bize bahşettiği çok fazla referanslarımız var, değerlerimiz var ama bugün bir yıkım mühendisliği diyebileceğimiz bu milletin tarihi yürüyüşü içerisinde ortak değer haline getirdiği bütün müşterekleri siyasi rekabet içerisinde bir rekabep haline, bir cephane haline bilerek ve isteyerek getirildi. Bugün bizlere düşen ve bunuda bugün burada sizlerin huzurunda da görüyorum ve ifade etmekten de mutluyum. Bir parti meselesi olarak görmediğimizi hepimizin sadece bugün yaşayan 80 milyonu ile değil, yarın doğmamış çocuklarımızın bile nasıl bir iklimde nefes alıp vereceğini, nasıl bir toplumsal, siyasi, ikdisadi iklimde nefes alıp vereceğini tayin edecek , deyim yerinde ise devletin çivisini sökecek bir yanı ile bir dayatma ile memleketimiz karşı karşıya. Burada meselelerimizi, hele hele temel anayasal çerçeveyi de değerlendirirken şahıslara karşıtlık üzerinden değil, hepimizin ölçüleri belli bu ölçüler üzerinden belirli değerlendirmeleri yaparak insanlarımız ile paylaşmak zorundayız. Bugün Cumhuriyetin standart hedefi insanını birey haline getirmektir. Vatandaş haline getirmektir. Haklarını bilen, ödevlerini bilen, herkesin nimetleri eşit paylaştığı , bu ülkede külfetleri de eşit paylaştığı ve içinden süzülerek geldiğimiz tarihimiz içerisinde sadece zaferlerimiz yok. Hezimetlerimiz de var. Türkiye, balkan bozgunu da dediğimiz bu çoğrafyamız pek çok kendi vatanını kaybetmiş, Anadolu ve Trakya çoğrafyasına, sığınmış, sıkışmış insanların evlatları olarak o ızdırapları, hatıraları hala hatıramızda yaşatan insanlarız. Her birimizin hanesinden bir cephede bıraktığımız bir şehidimiz var. Hele hele Çanakkale, 18 Mart'ı yeni idrak ettik. Bu memleketin bütün sathından gelmiş orada koyun koyuna yatan pek çok vatan evladı oradadır. İşte orası aynı zamanda bizim kılavuzumuzdur. Bugün birliği beraberliği tesis etmesi gerekenlerin çok bilinçli bir şekilde memleketi bölüp parçalamaya teşebbüs ettiği noktada hangi siyasi gelenekten gelirse gelsin, biz bugün toplumun en müşterek noktasında buluşabilmeyi aramalıyız. Camilerde vaaz ediyoruz; "ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır" diye. Bunu dillerine pelesenk edenler bugün tam tersini nillet önünde yapar hale gelmiştir. Dini değerlerimizi, dini menfaatlerimzi, din haline getirmiş, Bizler bu ülkenin devlet olma hüviyetini taşımış, bir kere yapabilenlerin , pek çok kez yapabileceğiz bir karneye sahip iken, ortadoğuda yaşananların aynasında kendi ülkemize baktığımızda bu ülkenin bize bahşettiği imkanları, imtiyazları, sıfatları, güvenliği, huzuru , refahı hepimiz daha fazlasıyla bilmeye ihtiyacımız var. Ben çok parantezlere hapsedilmiş, siyasi rekabet içerisinde ölçüsüz bir şekilde söylenebilecek bir takım sözler falan söylemek istemem. Anlayışımız, zihniyetimiz, siyasal ve yetiºti?imiz kültür icab? da, ülkenin hakaret düzeyine erişmiş siyasi zemininde soğuk savaş döneminin stratejisi, toplumu bölünme mesafesine açın, husumeti karşı tarafa yönlendirin kitleler arkanızda yığılsın. Biz oturdu?umuzda buralarda bir Araya gelemeyeceğimiz ülkenin hiç bir meslesi yok. Hepsinde bir ortak paydayı yakalayabilecek aklı eren, aklı ile hareket eden insanlar olarak bütün bu ortak paydalar? yakalayaabiliriz. Siyasetinde vazifesi budur zaten. Bir toplumun sahip olduğu potansiyeli açığa çıkartacak siyasi, hukuki, iklimi ikdisadi, toplumsal iklimi var edebilmektir, yaratabilmektir., ortaya çıkarabilmektir. Ama bugün üzülerek görüyoruz ki Türkiye kendi kendisini tükeden, kendi milli güç unsuru dediğimiz, insan unsuru başta olmak üzere bütün bunlardan azami yararlanamayan, kendisi ile kavgalı, Türk insanı ile, Türk insanı arasında duvarlar örülmüş, kaygımız, davamız , amacımız duvarları yıkmak. Bu duvarları birileri örmüş. Bizim meselemiz bu duvarı buradan alıp başka bir yere koymakta değil. Bulunduğumuz coğrafyada kendi kaderini kendi tayin edemeyen halkların, toplulukların bulunduğu bu coğrafyada biz bundan bir asır evvel öncesine giderek bir millet olma ruhu ile beraberken, kendisinden katbe kat, sayıca yüksek, kuvvetli güçlere karşı mücadele vermişiz. Batlı güçlere karşı mücadele vermiş olmamız rahmen yönümüz ve istikametimizi evrensel değerlere, istikrarlı bölgelere, istikrarlı piyasalara çevirmişiz. Bugün Türkiye'nin aldığı mesafeyi kıt kanaat imkanlarla beraber bu ülkenin kurulu gücünü oluşturmuş geçmişle mükayese ettiğimizde Türkiye'nin sahip olduğu 80 milyonluk nüfusu, ekonomisinin büyüklüğü, birkaç saatlik mesafede etki sahasında ilgisi iddiasında bulunan coğrafyaları ile çok daha fazla dışa açılabilecek, bu rekabette kendivaarlığını koyabilecek imkanlarımız var. Bu imkanlarını malesef siyaset bugün kullanmakta yetersiz. Memleketin yarısıile kavgalıyız. Şimdi 2010 referandumunda darbeci diyorduk hayır diyenlere, şimdi terörist diyoruz. Terörist ile birlikte olacaksınız, bu ülkenin egemenlik sahasını müsakere edeceksiniz, pazarlık edeceksiniz sonra dönüp birilerini itham edeceksiniz. Yüksek Seçim Kurulu eliyle memlekette terörist sayımımı yapıyorsun. Resmi verilerle, resmi usullerle. Türkiye'nin elbette var olan siyasal düzeniyle de memleketimizi istediği miz şekliyle de milli iradenin net yansıdığı yerel, demokrasiyi bir değerler bütünü olarak görüp, yerel yönetimlerin çok daha aktif hale geldiği, medyanın çok daha fazla etkin hale geldiği, Sivil Toplumun çok daha aktif hale geldiği, parti siyaaseti yapılacak yerler değil ama, memeleketin siyaseti, Babaeski'nin, Trakya'nın, ülkemizin siyasetini yapacağımız mertebe. Ama doğru kurkularsanız, doğru üretecek bir mekanizmayı Türkiye zaman zaman iktidarı ile muhalefeti ile sağladıkları dönemde yüksek sıçramalar yapmış. Devletin kurumlarının 2010 referandumu ile nasıl çökertildiğini biliyoruz. Silahlı Kuvvetlerin hali ortada. Yargı camiasının hali ortada. Bir memlekette eğer Yargıçlara güven, itimat yoksa , siz o ülkede bir kamu düzeninden bağsedemezsiniz.
Memleket 15 Temmuzda bir darbe girişimi yaşadı ve hala zihnimizde oturmamış ve alanlar bulunmasına rağmen devleti ve milleti bir kimlik krizi içine sokarak, sanki bu ülkenin kuruluşunu 3 Kasım 2002'den başlatırcasına Yeni Türkiye adı altında memlekete bir deli gömleği giydirmeye çalıştınız. Olmadı, olmaz da. Önce bu Cemaat Fetö dediğiniz yapıyla birlikte yeni bir anayasal düzen değişikliği yapabilirmiyiz, kurumsal bir yapıya dönüştürebilirmiyiz dediniz deli gömleği giydirmeye çalıştınız. Olmadı.. Olmaz da.O olmadı. PKK ile yapalım dediniz. Şimdi oda olmadı. Maalesef üzüntü içindeyiz.
İsminin içinde milletci sıfatı bulunan bir siyasi parti ile bu eşiği geçerek toplumu, rehin alınmış insanlarımızı yoksulluğa mahkum edilmiş kamu sosyal yardımları ile beraber tehdit edilen , kadrolu seçmen haline getirilmiş, öbür tarafta kapitaal sisteme enteğre edilmiş, risk ortağı yapılmış, borçlandırılmış, öbür tarafda ne kadar dini organisazyonlarımız var ise hepsine devleti ortak edip en nihayetinde kendi suçlarına da ortak etmiş bir zeminde ortaya sıkıştırılmaya hazırlanmış bir zemin var. Bu bölgede çok şükür ülke bu bölge kendi kaderini kendisi tayin etmiştir.
Bakın 16 Nisanda yapılacak olan referandumu Televizyonlarda izliyorsunuz. Kimse bu maddelerden bahsetmiyor. Ancak bizler işte bu söylenmeyenleri bu kürsülerden halkımıza söylemeye çalışıyoruz. Kadın istihdamında avrupa ülkelerinin çok çok gerisindeyiz. Yargıyı sizler çökertdiniz ve sonra da 17-25 aralıkta "bize yargı darbesi var" diye bağırdınız. Bu FETÖ terör örgününün ülkeye girmesine ve Devlet yapılanmasına kimler izin verdi. Bunları çok iyi biliyorsunuz. Sonra ne oldu. Savcı ve Hakimleriniz görev yapamaz hale geldi ya da yurt dışına kaçtılar. Peki bunların böyle olduklarını hükümet bilmiyormuydu. Elbette biliyordu. Temizleyebildiniz mi o da yok. Bakın yarın atadığınız vali ve kaymakamlara milletvekilleriniz ve bakanlaarınız söz geçiremeyecekler ya da bir iş yaptıramayacaklar ve o atadığınız vali ve kaymakamlar hatta va hatta savcılar ve hakimler bir bir kişiye bağlıyız diyecekler o da başdaki . Avrupa Birliği ile müzakere, vizesiz seyahat derken bugün buralarda sizin bakanlarınız dolaşamazken Bakın 80 milyonumu kontrol etmek, meclisi, askeri yargıyı mı yoksa zaaflarla dolu tek bir adamı mı kontrol edersiniz.
İşte bizde ülkemizin geleceği, çocuklarımızın ve torunlarımızın yarını için bu referanduma hayır diyeceğiz ve sizlere de hayırlı günler diliyorum ve sevgi ve saygılar sunuyorum.” dedi.HABER MERKEZİ
teşebbüs ettiği noktada hangi siyasi gelenekten gelirse gelsin, biz bugün toplumun en müşterek noktasında
buluşabilmeyi aramalıyız. Camilerde vaaz ediyoruz; "ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır" diye.Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal Babaeski Belediye Av. Abdullah Hacı'yı makamında ziyaret etti.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve beraberindekiler ile birlikte Babaeski Başkanı Av. Abdullah Hacı'yı makamında ziyaret ederek 16 Nisan'da yapılacak olan Yeni Anayasa Halk Oylaması yani Referandum hakkında açıklamalarda bulundu.
Yapılan ziyarete Genel Başkan Gültekin Uysal, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcı Nuri Yılmaz,Genel İdare Kurul Üyesi Hayri Erçağ, Genel İdare Kurul Üyesi Yaşar Gençoğlu, Genel İdare Kurulu Yedek Üyesi A. Serdar Eriş, Demokrat Parti Silivri İlçeBaşkanı Halide Avlu, Demokrat Parti Silivri Teşkilat Başkanı İskender Kapuzoğlu, Demokrat Parti Babaeski İlçe başkanı Kaşif Zarif, DYP Kurucu Başkanı Nusret Can, Cumhuriyet Halk Partisi İl Genel Meclis Üyleri Şahin Arslan, Sibel Çınar, Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Disiplin Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Ali Eren, Babaeski Bulgaristan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Farma Özcan, Merkez Mahalle Muhtarları, Babaeski Belediyesi Meclis Üyleri ve partililer katıldı.
Yapılan ziyarette Genel Başkanı Makamında kabul eden Belediye Başkanı Hacı burada Genel Başkana bi r plaket sundu. Görüşmeler daha belediye Meclis salonunda devam etti. Meclis salonunda yapılan toplantıda bir açıklama yapan Belediye Başkanı Av. Abdullah Hacı konuşmasında şunlara yer verdi; Sayın Genel Başkanım, çok değerli misafirler. Bazen milletlerin geçiş süreçleri olurbu geçiş süreçlerinde de insanların kafalaarı karışır. Kafası karışık olanlar bir ışık ararlar, bir referans ararlar işte o ışık, o referans noktaası bugün Babaeski'de. Demokrat Parti Genel Başkaanımız Sayın Gültekin Uysal bizlere yeni Anayasa değişikliği hakkında bilgiler vereceklerdir. Ben kendilerine Babaeski halkı adına sizler adına kendilerine hoş geldiniz diyorum. Hoş Geldiniz Sayın Genel Başkanım. Görüyorum ki Genel Başkanım çok genç. Sayın Genel Başkanım. Benim asıl mesleğim Hakimlik. İnsanlarada ilk bakışda da bir not veririm sizide görüyorum ilkelerinde kararlı mücadeleci bir insansınız bu belli oluyor. Ben çıktığınız yolda başarılar diliyorum.
Babaeski Belediye başkanı Av. Abdullah Hacı'nın konuşmalarının ardından bir açıklama yapan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal şunlara yer verdi; Çok değerli başkanım ve siz değerli Babaeski'mizin meclis üyleri ile, Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlarımız, öncelikle basın mensuplarımızda dahil olmak üzere hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Güzel bir günde Trakya'mızdayız. Lüleburtgaz'da kongremiz dolayısı ile hem de memleketimizin can alıcı en önemliside referandum idi. Memleketimizde insanlarımızın zihinlerinin dalga dalga buluandırılmaya çalışıldığı bu günlerde her birimiz direngi noktalar alıyoruz, değerli referanslar alıyoruz. Geriye doğru baktığımızda hakikaten tarihin bize bahşettiği çok fazla referanslarımız var, değerlerimiz var ama bugün bir yıkım mühendisliği diyebileceğimiz bu milletin tarihi yürüyüşü içerisinde ortak değer haline getirdiği bütün müşterekleri siyasi rekabet içerisinde bir rekabep haline, bir cephane haline bilerek ve isteyerek getirildi. Bugün bizlere düşen ve bunuda bugün burada sizlerin huzurunda da görüyorum ve ifade etmekten de mutluyum. Bir parti meselesi olarak görmediğimizi hepimizin sadece bugün yaşayan 80 milyonu ile değil, yarın doğmamış çocuklarımızın bile nasıl bir iklimde nefes alıp vereceğini, nasıl bir toplumsal, siyasi, ikdisadi iklimde nefes alıp vereceğini tayin edecek , deyim yerinde ise devletin çivisini sökecek bir yanı ile bir dayatma ile memleketimiz karşı karşıya. Burada meselelerimizi, hele hele temel anayasal çerçeveyi de değerlendirirken şahıslara karşıtlık üzerinden değil, hepimizin ölçüleri belli bu ölçüler üzerinden belirli değerlendirmeleri yaparak insanlarımız ile paylaşmak zorundayız. Bugün Cumhuriyetin standart hedefi insanını birey haline getirmektir. Vatandaş haline getirmektir. Haklarını bilen, ödevlerini bilen, herkesin nimetleri eşit paylaştığı , bu ülkede külfetleri de eşit paylaştığı ve içinden süzülerek geldiğimiz tarihimiz içerisinde sadece zaferlerimiz yok. Hezimetlerimiz de var. Türkiye, balkan bozgunu da dediğimiz bu çoğrafyamız pek çok kendi vatanını kaybetmiş, Anadolu ve Trakya çoğrafyasına, sığınmış, sıkışmış insanların evlatları olarak o ızdırapları, hatıraları hala hatıramızda yaşatan insanlarız. Her birimizin hanesinden bir cephede bıraktığımız bir şehidimiz var. Hele hele Çanakkale, 18 Mart'ı yeni idrak ettik. Bu memleketin bütün sathından gelmiş orada koyun koyuna yatan pek çok vatan evladı oradadır. İşte orası aynı zamanda bizim kılavuzumuzdur. Bugün birliği beraberliği tesis etmesi gerekenlerin çok bilinçli bir şekilde memleketi bölüp parçalamaya teşebbüs ettiği noktada hangi siyasi gelenekten gelirse gelsin, biz bugün toplumun en müşterek noktasında buluşabilmeyi aramalıyız. Camilerde vaaz ediyoruz; "ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır" diye. Bunu dillerine pelesenk edenler bugün tam tersini nillet önünde yapar hale gelmiştir. Dini değerlerimizi, dini menfaatlerimzi, din haline getirmiş, Bizler bu ülkenin devlet olma hüviyetini taşımış, bir kere yapabilenlerin , pek çok kez yapabileceğiz bir karneye sahip iken, ortadoğuda yaşananların aynasında kendi ülkemize baktığımızda bu ülkenin bize bahşettiği imkanları, imtiyazları, sıfatları, güvenliği, huzuru , refahı hepimiz daha fazlasıyla bilmeye ihtiyacımız var. Ben çok parantezlere hapsedilmiş, siyasi rekabet içerisinde ölçüsüz bir şekilde söylenebilecek bir takım sözler falan söylemek istemem. Anlayışımız, zihniyetimiz, siyasal ve yetiºti?imiz kültür icab? da, ülkenin hakaret düzeyine erişmiş siyasi zemininde soğuk savaş döneminin stratejisi, toplumu bölünme mesafesine açın, husumeti karşı tarafa yönlendirin kitleler arkanızda yığılsın. Biz oturdu?umuzda buralarda bir Araya gelemeyeceğimiz ülkenin hiç bir meslesi yok. Hepsinde bir ortak paydayı yakalayabilecek aklı eren, aklı ile hareket eden insanlar olarak bütün bu ortak paydalar? yakalayaabiliriz. Siyasetinde vazifesi budur zaten. Bir toplumun sahip olduğu potansiyeli açığa çıkartacak siyasi, hukuki, iklimi ikdisadi, toplumsal iklimi var edebilmektir, yaratabilmektir., ortaya çıkarabilmektir. Ama bugün üzülerek görüyoruz ki Türkiye kendi kendisini tükeden, kendi milli güç unsuru dediğimiz, insan unsuru başta olmak üzere bütün bunlardan azami yararlanamayan, kendisi ile kavgalı, Türk insanı ile, Türk insanı arasında duvarlar örülmüş, kaygımız, davamız , amacımız duvarları yıkmak. Bu duvarları birileri örmüş. Bizim meselemiz bu duvarı buradan alıp başka bir yere koymakta değil. Bulunduğumuz coğrafyada kendi kaderini kendi tayin edemeyen halkların, toplulukların bulunduğu bu coğrafyada biz bundan bir asır evvel öncesine giderek bir millet olma ruhu ile beraberken, kendisinden katbe kat, sayıca yüksek, kuvvetli güçlere karşı mücadele vermişiz. Batlı güçlere karşı mücadele vermiş olmamız rahmen yönümüz ve istikametimizi evrensel değerlere, istikrarlı bölgelere, istikrarlı piyasalara çevirmişiz. Bugün Türkiye'nin aldığı mesafeyi kıt kanaat imkanlarla beraber bu ülkenin kurulu gücünü oluşturmuş geçmişle mükayese ettiğimizde Türkiye'nin sahip olduğu 80 milyonluk nüfusu, ekonomisinin büyüklüğü, birkaç saatlik mesafede etki sahasında ilgisi iddiasında bulunan coğrafyaları ile çok daha fazla dışa açılabilecek, bu rekabette kendivaarlığını koyabilecek imkanlarımız var. Bu imkanlarını malesef siyaset bugün kullanmakta yetersiz. Memleketin yarısıile kavgalıyız. Şimdi 2010 referandumunda darbeci diyorduk hayır diyenlere, şimdi terörist diyoruz. Terörist ile birlikte olacaksınız, bu ülkenin egemenlik sahasını müsakere edeceksiniz, pazarlık edeceksiniz sonra dönüp birilerini itham edeceksiniz. Yüksek Seçim Kurulu eliyle memlekette terörist sayımımı yapıyorsun. Resmi verilerle, resmi usullerle. Türkiye'nin elbette var olan siyasal düzeniyle de memleketimizi istediği miz şekliyle de milli iradenin net yansıdığı yerel, demokrasiyi bir değerler bütünü olarak görüp, yerel yönetimlerin çok daha aktif hale geldiği, medyanın çok daha fazla etkin hale geldiği, Sivil Toplumun çok daha aktif hale geldiği, parti siyaaseti yapılacak yerler değil ama, memeleketin siyaseti, Babaeski'nin, Trakya'nın, ülkemizin siyasetini yapacağımız mertebe. Ama doğru kurkularsanız, doğru üretecek bir mekanizmayı Türkiye zaman zaman iktidarı ile muhalefeti ile sağladıkları dönemde yüksek sıçramalar yapmış. Devletin kurumlarının 2010 referandumu ile nasıl çökertildiğini biliyoruz. Silahlı Kuvvetlerin hali ortada. Yargı camiasının hali ortada. Bir memlekette eğer Yargıçlara güven, itimat yoksa , siz o ülkede bir kamu düzeninden bağsedemezsiniz.
Memleket 15 Temmuzda bir darbe girişimi yaşadı ve hala zihnimizde oturmamış ve alanlar bulunmasına rağmen devleti ve milleti bir kimlik krizi içine sokarak, sanki bu ülkenin kuruluşunu 3 Kasım 2002'den başlatırcasına Yeni Türkiye adı altında memlekete bir deli gömleği giydirmeye çalıştınız. Olmadı, olmaz da. Önce bu Cemaat Fetö dediğiniz yapıyla birlikte yeni bir anayasal düzen değişikliği yapabilirmiyiz, kurumsal bir yapıya dönüştürebilirmiyiz dediniz deli gömleği giydirmeye çalıştınız. Olmadı.. Olmaz da.O olmadı. PKK ile yapalım dediniz. Şimdi oda olmadı. Maalesef üzüntü içindeyiz.
İsminin içinde milletci sıfatı bulunan bir siyasi parti ile bu eşiği geçerek toplumu, rehin alınmış insanlarımızı yoksulluğa mahkum edilmiş kamu sosyal yardımları ile beraber tehdit edilen , kadrolu seçmen haline getirilmiş, öbür tarafta kapitaal sisteme enteğre edilmiş, risk ortağı yapılmış, borçlandırılmış, öbür tarafda ne kadar dini organisazyonlarımız var ise hepsine devleti ortak edip en nihayetinde kendi suçlarına da ortak etmiş bir zeminde ortaya sıkıştırılmaya hazırlanmış bir zemin var. Bu bölgede çok şükür ülke bu bölge kendi kaderini kendisi tayin etmiştir.
Bakın 16 Nisanda yapılacak olan referandumu Televizyonlarda izliyorsunuz. Kimse bu maddelerden bahsetmiyor. Ancak bizler işte bu söylenmeyenleri bu kürsülerden halkımıza söylemeye çalışıyoruz. Kadın istihdamında avrupa ülkelerinin çok çok gerisindeyiz. Yargıyı sizler çökertdiniz ve sonra da 17-25 aralıkta "bize yargı darbesi var" diye bağırdınız. Bu FETÖ terör örgününün ülkeye girmesine ve Devlet yapılanmasına kimler izin verdi. Bunları çok iyi biliyorsunuz. Sonra ne oldu. Savcı ve Hakimleriniz görev yapamaz hale geldi ya da yurt dışına kaçtılar. Peki bunların böyle olduklarını hükümet bilmiyormuydu. Elbette biliyordu. Temizleyebildiniz mi o da yok. Bakın yarın atadığınız vali ve kaymakamlara milletvekilleriniz ve bakanlaarınız söz geçiremeyecekler ya da bir iş yaptıramayacaklar ve o atadığınız vali ve kaymakamlar hatta va hatta savcılar ve hakimler bir bir kişiye bağlıyız diyecekler o da başdaki . Avrupa Birliği ile müzakere, vizesiz seyahat derken bugün buralarda sizin bakanlarınız dolaşamazken Bakın 80 milyonumu kontrol etmek, meclisi, askeri yargıyı mı yoksa zaaflarla dolu tek bir adamı mı kontrol edersiniz.
İşte bizde ülkemizin geleceği, çocuklarımızın ve torunlarımızın yarını için bu referanduma hayır diyeceğiz ve sizlere de hayırlı günler diliyorum ve sevgi ve saygılar sunuyorum.” dedi.HABER MERKEZİ