EDİRNE'de Sultan Abdülmecit döneminde 1847 yılında tamamlanan tarihi Meriç Köprüsü'nün, bugüne kadar bilinmeyen mimarına tarihi kaynaklardan ilk kez ulaşıldı. Trakya Üniversitesi Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel Sanatlar Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı, Öğretim Görevlisi Altay Bayatlı, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı'nda Osmanlı arşivlerinde köprünün mimarının Hacegandan Edhem Efendi olarak geçtiğini belirterek, "Arşiv belgelerinde köprünün Hacegandan Edhem Efendi marifetiyle yapıldığı yazmaktadır. Bu bize köprünün mimarını net bir şekilde işaret etmektedir" dedi.
Edirne'de 1831 yılında yapımına Osmanlı Sultanı II. Mahmut tarafından başlanan, son düzenlemesi ise Sultan Abdülmecit tarafından 1847 yılında tamamlanan Meriç Köprüsü'nün, bugüne kadar bilinmeyen mimarına, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı'ndaki Osmanlı arşivlerinden ulaşıldı. Yüksek Lisans tezini 'Edirne Taş Köprüleri' üzerine yapan, Trakya Üniversitesi Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel Sanatlar Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı, Öğretim Görevlisi Altay Bayatlı, yaptığı araştırmada köprünün mimarının 'Hacegandan Edhem Efendi' olduğunu söyledi.
Meriç Köprüsü'nün Edirne için önemine değinip, kentin simgesi olduğunu belirten Bayatlı, "Meriç ve Tunca köprülerine Edirne'nin gerdanlıkları deniyor. Meriç Köprüsü; sanatıyla, mimarisiyle barok üslubun en güzel örneklerinden bir tanesidir. Köprünün yapımıyla ilgili bir karışıklık mevcuttu. Biz araştırmalarımız sonucu mimarlarına ulaşmış olduk. Köprü 1831 senesinde Sultan II. Mahmut'un emriyle yapılıyor. Fakat birçok kaynakta 1847 yılında Abdülmecit tarafından bitirildiği geçmektedir. Bu karışıklığın bir nedeni var. Bu neden; Hassa Mimarlar Ocağı'nın Sultan II. Mahmut döneminde yenilenmesi ve Ebniye-i Hassa teşkilatının kurulması. Bu karışık dönemde yapıldığı için birçok kaynak bunu günümüze kadar farklı şekilde aktarmıştır" dedi.
'HEM MECİDİYE HEM DE MAHMUDİYE ADINI ALMIŞ'
Köprünün Sultan II. Mahmut döneminde yapıldığı için ilk adının da Mahmudiye Köprüsü olduğunu dile getiren Bayatlı, "diğer ismi de Mecidiye Köprüsüdür. Burada isim almasının hem Mahmudiye hem de Mecidiye isimlerini almasının iki nedeni var. İlk neden II. Mahmut döneminde olması. Sultan II. Mahmut Han 1831 senesinde Edirne'ye uğradığında burada eski ahşap bir köprü olduğunu görmüş. Çok orijinal bir ahşap köprü, bunu gördükten sonra; 'burayı taş köprüye çevirin' diye talimat veriyor. Fakat o dönemde Hassa Mimarlar Ocağı kaldırılmış ve Ebniye-i Hassa Teşkilatı kurulmuş. Yeni bir sisteme geçilmesi büyük bir karışıklığa neden oluyor. Bu durumdan dolayı bir karışıklık olmuş tarihi kaynaklarda. Ancak bu tip durumlarda biz arşivlere bakıyoruz. Arşivlerde yakaladığımız adıyla Meriç Köprüsü ikinci köprü adıyla geçiyor" diye konuştu.
'ARŞİVLERDE MİMARI NET ŞEKİLDE İŞARET EDİLİYOR'
Osmanlı arşivlerinde köprünün, bugüne kadar bilinmeyen mimarına da rastladıklarını anlatan Bayatlı, "Arşivlerde köprünün Hacegandan Edhem Efendi marifetiyle yapıldığı yazmaktadır. Bu bize köprünün mimarını net bir şekilde işaret ediyor. Bir Türk mimarı olarak biliniyor. Mimarının bilinmemesi bizim için çok önemliydi. Yani neden bu köprünün mimarını bilmiyorduk? En çok merak ettiğimiz konulardan birisi buydu. Daha sonra detaylı bir incelemeyle ulaşabildik. Tarih bilimi bu şekilde ilerliyor. Buna ulaştık ve inşallah ileride çalışanlar için güzel bir kaynak olacaktır" ifadelerini kullandı.
'OSMANLI ARŞİVLERİNDE YAZIŞMALAR MEVCUT'
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı'ndaki Osmanlı arşivlerinde, söz konusu dönemle ilgili birçok yazışmanın olduğunu da kaydeden Bayatlı, "Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı arşivlerinde bu tip yazışmalar mevcut. Ebniye-i Hassa Teşkilatı kendi arasında yazışmış. Tabi padişah köprünün emrini verirken, takip de ediyor. Bu sistemi değiştirdiği için durumun farkında. Hatta köprünün yapımı için 150 bin kuruş kendi cebinden para aktarıyor ve bitişini takip ediyor. Hatta diyorlar ki; Resmi Küşadı, yani açılışı yapıldı. Ondan sonra açılıştan dolayı köprüyü kontrole elemanlarından Rüşdü Halife'yi gönderiyor ve bu kontrol sonrasında falanca kişi marifetiyle açıldı diye, yazılmıştır. Biz bu yazışmalardan köprünün mimarına ulaşıyoruz. Kendi Osmanlı Devlet Arşivlerimizden faydalanarak bu kaynaklara ulaşıyoruz. Bugüne kadar kaynaklarda Meriç Köprüsü'nün mimarına rastlamamıştık, yeni bir bulgu" dedi. (DHA)DHA
Edirne'de 1831 yılında yapımına Osmanlı Sultanı II. Mahmut tarafından başlanan, son düzenlemesi ise Sultan Abdülmecit tarafından 1847 yılında tamamlanan Meriç Köprüsü'nün, bugüne kadar bilinmeyen mimarına, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı'ndaki Osmanlı arşivlerinden ulaşıldı. Yüksek Lisans tezini 'Edirne Taş Köprüleri' üzerine yapan, Trakya Üniversitesi Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel Sanatlar Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı, Öğretim Görevlisi Altay Bayatlı, yaptığı araştırmada köprünün mimarının 'Hacegandan Edhem Efendi' olduğunu söyledi.
Meriç Köprüsü'nün Edirne için önemine değinip, kentin simgesi olduğunu belirten Bayatlı, "Meriç ve Tunca köprülerine Edirne'nin gerdanlıkları deniyor. Meriç Köprüsü; sanatıyla, mimarisiyle barok üslubun en güzel örneklerinden bir tanesidir. Köprünün yapımıyla ilgili bir karışıklık mevcuttu. Biz araştırmalarımız sonucu mimarlarına ulaşmış olduk. Köprü 1831 senesinde Sultan II. Mahmut'un emriyle yapılıyor. Fakat birçok kaynakta 1847 yılında Abdülmecit tarafından bitirildiği geçmektedir. Bu karışıklığın bir nedeni var. Bu neden; Hassa Mimarlar Ocağı'nın Sultan II. Mahmut döneminde yenilenmesi ve Ebniye-i Hassa teşkilatının kurulması. Bu karışık dönemde yapıldığı için birçok kaynak bunu günümüze kadar farklı şekilde aktarmıştır" dedi.
'HEM MECİDİYE HEM DE MAHMUDİYE ADINI ALMIŞ'
Köprünün Sultan II. Mahmut döneminde yapıldığı için ilk adının da Mahmudiye Köprüsü olduğunu dile getiren Bayatlı, "diğer ismi de Mecidiye Köprüsüdür. Burada isim almasının hem Mahmudiye hem de Mecidiye isimlerini almasının iki nedeni var. İlk neden II. Mahmut döneminde olması. Sultan II. Mahmut Han 1831 senesinde Edirne'ye uğradığında burada eski ahşap bir köprü olduğunu görmüş. Çok orijinal bir ahşap köprü, bunu gördükten sonra; 'burayı taş köprüye çevirin' diye talimat veriyor. Fakat o dönemde Hassa Mimarlar Ocağı kaldırılmış ve Ebniye-i Hassa Teşkilatı kurulmuş. Yeni bir sisteme geçilmesi büyük bir karışıklığa neden oluyor. Bu durumdan dolayı bir karışıklık olmuş tarihi kaynaklarda. Ancak bu tip durumlarda biz arşivlere bakıyoruz. Arşivlerde yakaladığımız adıyla Meriç Köprüsü ikinci köprü adıyla geçiyor" diye konuştu.
'ARŞİVLERDE MİMARI NET ŞEKİLDE İŞARET EDİLİYOR'
Osmanlı arşivlerinde köprünün, bugüne kadar bilinmeyen mimarına da rastladıklarını anlatan Bayatlı, "Arşivlerde köprünün Hacegandan Edhem Efendi marifetiyle yapıldığı yazmaktadır. Bu bize köprünün mimarını net bir şekilde işaret ediyor. Bir Türk mimarı olarak biliniyor. Mimarının bilinmemesi bizim için çok önemliydi. Yani neden bu köprünün mimarını bilmiyorduk? En çok merak ettiğimiz konulardan birisi buydu. Daha sonra detaylı bir incelemeyle ulaşabildik. Tarih bilimi bu şekilde ilerliyor. Buna ulaştık ve inşallah ileride çalışanlar için güzel bir kaynak olacaktır" ifadelerini kullandı.
'OSMANLI ARŞİVLERİNDE YAZIŞMALAR MEVCUT'
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı'ndaki Osmanlı arşivlerinde, söz konusu dönemle ilgili birçok yazışmanın olduğunu da kaydeden Bayatlı, "Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı arşivlerinde bu tip yazışmalar mevcut. Ebniye-i Hassa Teşkilatı kendi arasında yazışmış. Tabi padişah köprünün emrini verirken, takip de ediyor. Bu sistemi değiştirdiği için durumun farkında. Hatta köprünün yapımı için 150 bin kuruş kendi cebinden para aktarıyor ve bitişini takip ediyor. Hatta diyorlar ki; Resmi Küşadı, yani açılışı yapıldı. Ondan sonra açılıştan dolayı köprüyü kontrole elemanlarından Rüşdü Halife'yi gönderiyor ve bu kontrol sonrasında falanca kişi marifetiyle açıldı diye, yazılmıştır. Biz bu yazışmalardan köprünün mimarına ulaşıyoruz. Kendi Osmanlı Devlet Arşivlerimizden faydalanarak bu kaynaklara ulaşıyoruz. Bugüne kadar kaynaklarda Meriç Köprüsü'nün mimarına rastlamamıştık, yeni bir bulgu" dedi. (DHA)DHA