Kırklareli İl Millî Eğitim Müdürlüğü, ÇEDES "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" projesi kapsamında, manevi danışman adı altında görevlendirilen müftülük personeli hakkında tartışmalara yol açtı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kırklareli İl Başkanı Bora Terzi, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, okullara atanacak din görevlilerine karşı çıkarak, laik ve bilimsel eğitimi koruma çağrısında bulundu.
Terzi, Kırklareli Merkez ve ilçelerindeki 158 okula gönderilen müftülük personeli listesine dikkat çekerek, özellikle Lüleburgaz'daki 56 okula yapılan yoğun görevlendirmeye vurgu yaptı.
Terzi, öğrencilere manevi danışmanlık yapacak olan imam, vaiz, vaizelerin okullarda pedagojik formasyona sahip olmamalarını eleştirdi.
PISA sonuçlarına vurgu yaparak eğitim sisteminin sorunlarına dikkat çeken Terzi, binlerce öğretmen atama beklerken ve çocukların açlıkla mücadele ettiği bir dönemde, okullara manevi danışman adı altında din görevlisi atanmasını sert bir şekilde eleştirdi.
Terzi, bu uygulamanın asıl amacının laik ve bilimsel eğitimi ortadan kaldırmak olduğunu savunarak, bu girişime karşı olduklarını belirtti.
CHP Kırklareli İl Başkanı Bora Terzi’nin açıklaması ise şu şekilde oldu; “Kırklareli İl Millî Eğitim Müdürlüğü, 05.12.2023 tarihli yazısı ile ÇEDES "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" projesi kapsamında, Müftülükleri temsilen manevi danışman adı altında vaiz, vaize imamdan oluşan müftülük personelini Kırklareli Merkez ve İlçelerindeki İlk Okul, Orta Okul ve Liselerin yer aldığı 158 okulda görevlendirmiştir. Okullara gönderilen listeye göre en çok müftülük personeli ya da imamın görevlendirildiği ilçe Lüleburgaz olup, Lüleburgaz’daki 56 okula, Kırklareli Merkez’deki 45 okula, Babaeski’deki 20 okula , Vize’deki 15 okula, Pınarhisar’daki 13 okula, Demirköy’deki 4 okula, Pehlivanköy’deki 3 okula ve Kofçaz’daki 2 okula manevi danışman adı altında; imam, vaiz, vaize görevlendirilmiştir. PISA sonuçlarına göre, okuduğunu anlama becerisinde geriye gitmiş, matematik ve fen alanlarında bunca yıldır Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ortalamalarının dibine demir atmış bir eğitim sistemi ortada iken, binlerce öğretmen atama bekler iken, binlerce çocuk okula aç gidip, okuldan aç ayrılırken, okullarımıza manevi danışman adı altında din görevlisi atamak nasıl bir zihniyetin ürünüdür. Din görevlilerin çalışma alanları ibadethanelerdir. Okullarımızda her ne sıfatla olursa din görevlisi istemiyoruz. Okullarımız öğretmenlerimizindir. Pedagojik formasyonu olmayan imam ve vaizlerin öğrencilerimize katacak hiçbir şeyleri bulunmamaktadır. Bütün okullarımızda, Din Kültürü Öğretmenlerimiz dinimiz ve manevi değerlerimiz ile ilgili dersleri zaten vermektedir. Rehber öğretmenlerimiz de öğrencilerimize rehberlik ederek üzerlerine düşen görevleri yerine getirmektedir. Burada asıl yapılmak istenilen, laik ve bilimsel eğitimi ortadan kaldırmak için yapılan hazırlık çalışmalarıdır. Okullarımızın, dinselleştirilerek, müftülüğün faaliyet alanına çevrilmesini amaçlayan bu girişimi kabul etmemiz asla mümkün değildir” dedi.
YAĞIZ DORUK KAYA