Kırklareli Valiliği ve Babaeski Kaymakamlığının şehit aileleri için verdiği kahvaltı sonrası,
AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, AK Parti Babaeski İlçe Başkanı
Ali Gencal ile birlikte gazetemizi ziyaret ederek gündeme dair çok önemli açıklamalarda bulundu. ıEl- Bab'ta şehit olan askerlerimizin ardından alevlenen sınır ötesi harekatın gerekliliği konusuna değinen Minsolmaz, sınır güvenliğimiz ile ilgili meseleleri iç siyasete malzeme yapmamak lazım diyerek açıklamasına şu şekilde devam etti; “ Nasıl ki 15 Temmuz'u malzeme yapamazsak, Türkiye'nin bütünlüğüne kasteden işgale dönük bir harekette nasıl meydanlarda tüm siyasi partiler siyaset gözetmeden bir şekilde nasıl birlik ve beraberlik hareketini göstermişlerse yineSuriye konusunda da aynı hassasiyeti göstermeliler. Bir yandan mülteciler var, savaştan kaçan insanlar var. Türkiye sadece bugün bu hassasiyeti gösteren bir ülke değildir. Biz bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada komşuluk ilişkileri içerisinde olduğumuz ülke insanlarının da içinde bulundukları ateşi görmezden gelmek gibi bir lüksümüz yok. Biz 15 Temmuz'u yaşamış bir ülkeyiz. 15 Temmuz'da ülkemizin bütünlüğüne kasteden Fethullahçı Terör Örgütü, arkasındaki yapılar ve içeride bunlarla birlikte iş tutanlar hatta Suriye'de ki ve Avrupa'da ki bu işe ilişkin uzantıları var. Dolayısıyla sizin alt katınızdaki dairede yangın çıktığı zaman, ben yukarda çok rahatım alttaki dairede yangın var, bu beni ilgilendirmiyor deyip de gündelik hayatınıza devam etme şansınız yok. Oranın dumanı ateşi biraz sonra sizin evinizi de sarar. Dolayısıyla hem bizim ulusal bütünlüğümüz hem de sınır güvenliğimiz açısından yanı başımızda ki olan olayda ülkemizin menfaatlerini ve oradaki mazlum insanların geleceğine dair süreci gözetmemiz gerekiyor.
“Bu toprakların vatan olmasında en büyük katkı tabii ki şehitlerin”
Rus Büyükelçisinin öldürülmesi olayı. 15 Temmuz'dan sonra daha net ortaya çıkan Rus uçağının düşürülmesi olayı ve bir çok olay daha da net ortaya çıkıyor. Şu an dünya sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Özellikle Ortadoğu'da Suriye ve Irak merkezli bir süreç yaşanıyor. Evet şehitlerimiz var. Şehidimize olan ve aziz şehitlerimize bu kurtuluş mücadelesinde, terörle mücadele sürecinde, 15 Temmuz şehitlerimize ve onların anısına saygımız sonsuz. Bu toprakların vatan olmasında en büyük katkı tabii ki şehitlerin oluyor. Biz bunları kesinlikle bilen bir siyasi hareketiz ama bugün her şeyin ötesinde muhalefet siyasetinin mesela yanı başımıza bomba düşüyor, “devlet nerede?” Evet devlet bir yerlerde olmak zorunda. Sizin bu hükümetin ulusal bütünlük için her yaptığı olayda aksini savunmak gibi bir lüksünüz olamaz. Bizim burada yapmamız gereken Türkiye Cumhuriyeti Devletinin büyük bir kararlılıkla yaptığı hükümeti ve devletiyle siyasisiyle ve bürokrasisiyle hem Türkiye'nin hem de bölgede ki ülkelerin bütünlüğünü korumak ve buna bağlı olarak da politikalar üretmektir. Bunun içerisinde de durması gerektiği yerde ve şekilde durmak. Bunu Allah'ın izniyle ülkemizde yaşayan bir çok insan görüyor ve anlıyor.
Beşiktaş'ta polislerimizin canına mal olan saldırı, Kayseri'de ki patlama, Adana Valiliği'nin bahçesinde ki olay, 15 Temmuz öncesine şöyle bir gittiğimiz zaman Merasim Sokak'ta ki olay, Sultanahmet'te ki patlama, Atatürk Havaalanı Dış Hatlar Terminalinde ki patlama. Dikkat ederseniz son 2 yıl içerisinde yapılan bu olayların sebebini hükümete bağlamak değil, sonuçları noktasındaki hükümetin aldığı tedbirleri ve eylemleri eleştirmek yanlış bir şey. Yani Suriye'de ki savaşı hükümet çıkarmış değil. Biz Atatürk'ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüne itibar ediyoruz ama bizim dışımızdaki ülkelerde bizden kaynaklı olmayan savaşların; Bosna, Irak ve şimdi de Suriye. Bizim coğrafyamız hassas bir coğrafya. Balkan bölgesi, Kafkas bölgesi. En çok sıkıntılı olan Ortadoğu'da bazen Türkiye sınır ötesi harekette PKK terörüne karşı sınır güvenliğini korumak amaçlı bu tür hareketler yapmalıdır ve yapmak zorundadır. Ama bunları iç siyasete tahvil etmemek gerekir. Orada bir askerimiz şehit oluyor. Bomba parçaları Kilis'e düşüyor. Hiçbir devlet savaşı sevmez ve istemez. Bunu kesinlikle iç siyaset malzemesi yapmanın bir manası yoktur. Ulusal bütünlüğümüz ve sınırlarımızın güvenliği için yöneticilerimiz, liderlerimiz Mustafa Kemal Atatürk'ten yana her zaman kimsenin bir karış toprağında gözümüz olmadığını ortaya koymuştur. Türkiye'nin Suriye'nin toprağında gözü mü var? Ama geçmişten gelen ilişkiler bağlardan dolayı orada ki yaşananları hiçbir suretle yok görmemiz mümkün değildir. Aksi takdirde bizim bunlardan etkilenme boyutumuz daha fazla olacak.” (Haber Merkezi) HABER MERKEZİ
AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, AK Parti Babaeski İlçe Başkanı
Ali Gencal ile birlikte gazetemizi ziyaret ederek gündeme dair çok önemli açıklamalarda bulundu. ıEl- Bab'ta şehit olan askerlerimizin ardından alevlenen sınır ötesi harekatın gerekliliği konusuna değinen Minsolmaz, sınır güvenliğimiz ile ilgili meseleleri iç siyasete malzeme yapmamak lazım diyerek açıklamasına şu şekilde devam etti; “ Nasıl ki 15 Temmuz'u malzeme yapamazsak, Türkiye'nin bütünlüğüne kasteden işgale dönük bir harekette nasıl meydanlarda tüm siyasi partiler siyaset gözetmeden bir şekilde nasıl birlik ve beraberlik hareketini göstermişlerse yineSuriye konusunda da aynı hassasiyeti göstermeliler. Bir yandan mülteciler var, savaştan kaçan insanlar var. Türkiye sadece bugün bu hassasiyeti gösteren bir ülke değildir. Biz bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada komşuluk ilişkileri içerisinde olduğumuz ülke insanlarının da içinde bulundukları ateşi görmezden gelmek gibi bir lüksümüz yok. Biz 15 Temmuz'u yaşamış bir ülkeyiz. 15 Temmuz'da ülkemizin bütünlüğüne kasteden Fethullahçı Terör Örgütü, arkasındaki yapılar ve içeride bunlarla birlikte iş tutanlar hatta Suriye'de ki ve Avrupa'da ki bu işe ilişkin uzantıları var. Dolayısıyla sizin alt katınızdaki dairede yangın çıktığı zaman, ben yukarda çok rahatım alttaki dairede yangın var, bu beni ilgilendirmiyor deyip de gündelik hayatınıza devam etme şansınız yok. Oranın dumanı ateşi biraz sonra sizin evinizi de sarar. Dolayısıyla hem bizim ulusal bütünlüğümüz hem de sınır güvenliğimiz açısından yanı başımızda ki olan olayda ülkemizin menfaatlerini ve oradaki mazlum insanların geleceğine dair süreci gözetmemiz gerekiyor.
“Bu toprakların vatan olmasında en büyük katkı tabii ki şehitlerin”
Rus Büyükelçisinin öldürülmesi olayı. 15 Temmuz'dan sonra daha net ortaya çıkan Rus uçağının düşürülmesi olayı ve bir çok olay daha da net ortaya çıkıyor. Şu an dünya sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Özellikle Ortadoğu'da Suriye ve Irak merkezli bir süreç yaşanıyor. Evet şehitlerimiz var. Şehidimize olan ve aziz şehitlerimize bu kurtuluş mücadelesinde, terörle mücadele sürecinde, 15 Temmuz şehitlerimize ve onların anısına saygımız sonsuz. Bu toprakların vatan olmasında en büyük katkı tabii ki şehitlerin oluyor. Biz bunları kesinlikle bilen bir siyasi hareketiz ama bugün her şeyin ötesinde muhalefet siyasetinin mesela yanı başımıza bomba düşüyor, “devlet nerede?” Evet devlet bir yerlerde olmak zorunda. Sizin bu hükümetin ulusal bütünlük için her yaptığı olayda aksini savunmak gibi bir lüksünüz olamaz. Bizim burada yapmamız gereken Türkiye Cumhuriyeti Devletinin büyük bir kararlılıkla yaptığı hükümeti ve devletiyle siyasisiyle ve bürokrasisiyle hem Türkiye'nin hem de bölgede ki ülkelerin bütünlüğünü korumak ve buna bağlı olarak da politikalar üretmektir. Bunun içerisinde de durması gerektiği yerde ve şekilde durmak. Bunu Allah'ın izniyle ülkemizde yaşayan bir çok insan görüyor ve anlıyor.
Beşiktaş'ta polislerimizin canına mal olan saldırı, Kayseri'de ki patlama, Adana Valiliği'nin bahçesinde ki olay, 15 Temmuz öncesine şöyle bir gittiğimiz zaman Merasim Sokak'ta ki olay, Sultanahmet'te ki patlama, Atatürk Havaalanı Dış Hatlar Terminalinde ki patlama. Dikkat ederseniz son 2 yıl içerisinde yapılan bu olayların sebebini hükümete bağlamak değil, sonuçları noktasındaki hükümetin aldığı tedbirleri ve eylemleri eleştirmek yanlış bir şey. Yani Suriye'de ki savaşı hükümet çıkarmış değil. Biz Atatürk'ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüne itibar ediyoruz ama bizim dışımızdaki ülkelerde bizden kaynaklı olmayan savaşların; Bosna, Irak ve şimdi de Suriye. Bizim coğrafyamız hassas bir coğrafya. Balkan bölgesi, Kafkas bölgesi. En çok sıkıntılı olan Ortadoğu'da bazen Türkiye sınır ötesi harekette PKK terörüne karşı sınır güvenliğini korumak amaçlı bu tür hareketler yapmalıdır ve yapmak zorundadır. Ama bunları iç siyasete tahvil etmemek gerekir. Orada bir askerimiz şehit oluyor. Bomba parçaları Kilis'e düşüyor. Hiçbir devlet savaşı sevmez ve istemez. Bunu kesinlikle iç siyaset malzemesi yapmanın bir manası yoktur. Ulusal bütünlüğümüz ve sınırlarımızın güvenliği için yöneticilerimiz, liderlerimiz Mustafa Kemal Atatürk'ten yana her zaman kimsenin bir karış toprağında gözümüz olmadığını ortaya koymuştur. Türkiye'nin Suriye'nin toprağında gözü mü var? Ama geçmişten gelen ilişkiler bağlardan dolayı orada ki yaşananları hiçbir suretle yok görmemiz mümkün değildir. Aksi takdirde bizim bunlardan etkilenme boyutumuz daha fazla olacak.” (Haber Merkezi) HABER MERKEZİ