Karadeniz'in masmavi sularında, Limanköy'ün 50-60 metre yükseklikteki yamacında gururla duran bir tarih parçası: İğneada Deniz Feneri. Sultan Abdülmecit'in emriyle 1866 yılında Fransız ustalar tarafından inşa edilen bu fener, adeta bir zaman yolculuğu sunuyor ziyaretçilerine. Karadeniz'in en batısında yer almasıyla da bilinen fener, halk arasında "Fransız Feneri" olarak anılıyor.
Fener, dikdörtgen planlı idari binası ve silindirik kulesiyle göz kamaştırıyor. Elektriğin henüz olmadığı zamanlarda, gaz yağı ve kurma kolunu kullanarak denizi aydınlatan bu anıt, günümüzde modern teknolojiyle donatılmış. 100'lük halojen ampul ve plastik yansıtıcılar sayesinde, 20 deniz mili uzaktan dahi görülebiliyor.
İğneada Deniz Feneri, sadece bir tarih eseri değil, aynı zamanda etkileyici bir doğal manzaraya da ev sahipliği yapıyor.
Rüzgarlı bir burunda yükselen bu fener, yanında sıralanan fenerci koğuşuyla birlikte tarlalar ve yabani incir ağaçları arasında sessizce bekliyor. Daha gerilerde ise Karadeniz'in sonsuz maviliğini gözler önüne seren yazlık villalar uzanıyor.
Denizden 44 metre yükseklikte yükselen fenerin kulesi ise 8 metre uzunluğunda. İğneada Deniz Feneri ve onun sadık gardiyan binası, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından ulusal miras olarak koruma altına alınmış durumda.
İğneada Deniz Feneri, sadece bir yapı değil, bir zaman yolculuğu ve Karadeniz'in büyüleyici manzarasını keşfetmek için mükemmel bir bahane. Tarihin ve doğanın bu kucaklaşmasına tanıklık etmek isteyenler için unutulmaz bir destinasyon.
Fotoğraflar: Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü
UMUT AL