Teknolojinin hız kesmeden ilerlediği bu çağda, köylerin meydanlarında renkli bir geçmişin izleri hala canlılık kazanıyor. Günümüzde "çerçi" kelimesi, geçmişin değerli bir parçası olarak kabul ediliyor. Köylerin şehirlere uzaklığı ve ulaşım imkânlarının kısıtlı olduğu zamanlarda, çerçiler köylüler için adeta bir nimet olmuştu. Eşya ihtiyaçlarını karşılamak için düzenli olarak köy meydanlarına gelen bu gezginci esnaflar, köylülerin günlük yaşamlarını kolaylaştırıyordu.
Çerçiler, genellikle at arabalarıyla yükledikleri çeşitli eşyalarla köy meydanına gelirlerdi. Gofret, sakız, bisküvi gibi atıştırmalıkların yanı sıra, tuhafiye eşyaları, süs eşyaları ve temel temizlik malzemeleri de satışa sunulurdu.
Çocuklar için ise çerçiler, bir nevi bayram havası estirirdi. Onların gelişleri, köydeki çocukların heyecanla beklediği günlerden biri haline gelirdi. Köylerdeki pazar yerlerinde düzenlerini kuran çerçiler, o günü köylüler için özel bir etkinliğe dönüştürürlerdi.
Çerçilerin varlığı, sadece ticaret açısından değil, aynı zamanda sosyal etkileşim ve kültürel paylaşım açısından da önemliydi. Köyde yaşayan insanlar için çerçiler, dış dünyayla bağlantılarını sürdürebilmelerini sağlayan bir köprü görevi görüyordu. Bu gezginci tüccarlar sayesinde, köylülerin hayatlarına yeni ürünler ve farklı kültürel pratikler de taşınıyordu.
Günümüzde ise teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, çerçilerin yerini büyük alışveriş merkezleri ve online platformlar almış durumda. Ancak bu durum, geçmişin unutulmasına neden olmamalıdır. Geçmişten gelen meslekler ve kültürel değerler, günümüzde de anılarımızda yaşamalıdır. Belki de yeni işletmeler, adlarını geçmişten esinlenerek seçebilirler. Bu şekilde, çerçiler gibi köy pazarlarının renkli figürleri, gelecek kuşaklar için de anlamını koruyabilir ve hatırlanabilir.
Çerçilerin geçmişi, köy yaşamının ve geçmişin bir yansıması olarak bugüne taşınmalıdır. Bu tür eski mesleklerin ve kültürel pratiklerin hatırlanması, insanların köklerini unutmamalarını ve tarihsel sürekliliği sağlamalarını destekler. Gelecek nesiller için bu tür hatıralar, kültürel zenginliğimizin bir parçası olarak yaşamalıdır.
Ali COŞGUN