Babaeski Tarım Festivali’nin ikinci gecesi.
Babaeski kıpır kıpır.Caddeler dolu.
İnsanlarımız festival alanına akıyor. Her yer canlı.
Garaj üstü, dere kenarına da masalar konmuş.
Bengü’yü kuş bakışı izliyorlar..Hisar’dan Boğazı izler gibi.
Manzara güzel. Çevrede dostlar da var. Eşimle biz de oturduk.
Genç ,temiz yüzlü bir garson geldi.
Çay yokmuş, sadece bira ,kola ve soda olduğunu söyledi.
Birer limonlu soda söyledik.
Hava güzel, müzik güzel, çevrede dostlar güzel.
Meyveli sodamızı yudumluyoruz.
Uzaktan da olsa Bengü’yü izliyoruz.Ritmik, canlı, güzel müziğine eşlik ediyoruz.
Yan masadakiler elleriyle tempo tutuyorlar.Gece güzel gidiyor.
Eşim Veteriner Özge hanımın çocuğunu seviyor, ben yan masadaki eski öğrencimle sohbet ediyorum.
Bir ara temiz yüzlü garson yanıma geldi. Eğilerek, yavaş sesle:
“Abi ,patron bana fırça attı.Bu masa bira içenlere verilirmiş.Sodanızı içince kalkın, kusura bakmayın , demez mi..”
Gecenin serinliği, müziğin güzelliği, dostların sohbeti.
Karşımda temiz yüzlü ,genç bir çocuğumuz.
Ne gecenin , ne de genç kardeşimizin güzelliğini bozmaya gerek yoktu.
“Tamam koçum,seni mi üzelim.
Oyunun kuralı neyse uyarız. Madem soda içene bu masada oturmaya izin yok , bize de iki bira getir."
Plastik bardakta iki bira geldi.Yanına kuru yemiş de istedik.
Ayrılırken 40 tl de hesap ödedik.
İki soda, iki bira, bir de çerez için. (Hesap normal mi?)
Güzel esnafımıza , dere kenarındaki bu hizmeti için teşekkür ediyoruz!
Festivalimiz, kasabamıza ekonomik, sosyolojik ve kültürel zenginlikler getirsin.
Babaeski bir köy olmaktan kurtulsun, çağdaş bir kent olsun.
Ali Özer /Babaeski 5.08.2017