
Haber: Aydın BİLGİLİ
Babaeski Bulgaristan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Üyeleri öğretmen evinde düzenledikleri iftar yemeğinde bir araya geldiler.
Babaeski Bulgaristan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu ve Dernek Üyeleri öğretmen evinde ilahiler eşliğinde düzenlenen 170 kişilik iftar yemeğinde bir araya gelerek sohbet etme imkanı buldular.
Öğretmen evinde düzenlenen iftar yemeğine başta İlçe Kaymakamı Tarkan Keskin, Belediye Başkanı Av. Abdullah Hacı, Belediye Meclis Üyesi Gülten Kaymaz, Dernek Başkanı Fatma Özcan ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Kadın Kolları Başkanı Zehra Topuz ve Yönetim Kurulu Üyeleri,MHP ilçe Başkanı İlker Aladağ, Babaeski Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sebahattin Öner, Ziraat Odası Başkanı Şahin Arslan, Esnaf ve Sanarkarlar Odası Başkanı Türkay Topal, Şoförle ve Otomobilciler Odası Başkanı Mustafa Buyur,Cem Vakfı Babaeski Şube Başkanı Hüseyin Yeşilbaş, Serbest Mali Müşavir Nusret Can, Taşağıl Köyü Muhtar Zafer Çevik,Atatürk Mahallesi Muhtarı Rıdvan Seçkin, Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Kadir Üstünel, Hamidiye Mahallesi Muhtarı İbrahim Demir, Gazi Osman Paşa Mahallesi Muhtarı Cemal Dinçkol,Ömer Kunduz katıldılar.
İftardan önce Nevzen Mehmet Yüksel konuklara Ney eşliğinde ilahilerden örnekler çalarak konukları iftara hazırladı.
İftar öncesi bir konuşma yapan Babaeski Bulgaristan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Fatma Özcan şunlara yer verdi; Sayın Kaymakamım, Sayın Belediye Başkanım, Değerli misafirlerimiz ve kıymetli üyelerimiz. Bu gece bir araya toplanmamıza vesile olan 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif nedeniyle düzenlediğimiz iftar yemeğine katılımınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum
Temennim o dur ki bu tür faaliyetleri derneğimizin imkanları dahilinde çoğaltarak devam edebilelim. Ancak bunlara imkan sağlamak da tamamen ekonomik katkılara bağlıdır. Ancak her ne olursa olsun bizler bu tür etkinlikleri imkanlarımız olduğu sürece yapacağız ve siz değerli üyelerimiz ile bir araya gelmeye özen göstereceğiz.
Bu güzel akşamın hazırlanmasında emeği geçen başta öğretmen evi müdürümüz sayın Orhan Yarımkale ve çalışanlarına da huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. BU güzel akşamda bu güzel yemeklerin hazırlanmasında da emeği geçenlere şükranlarımızı sunuyorum ve hepinize afiyet olsun diyorum.
Babaeski Bulgaristan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Fatma Özcan yaptığı açıklamalara daha sonra şöyle devam etti.İftar; Allah rızası için farz veya nafile oruç tutan bir Müslümanın, güneşin ufukta kaybolmasından tamamen batmasından sonra bir şey yiyerek veya içerek oruç açmasına denir. İftar vakti, duanın kabul olduğu mübarek bir vakittir. Dinimizde iftar etmeye ve iftar vaktine büyük kıymet verilmiştir.Asırlar boyunca Müslümanlar, iftar vaktini tövbe ve istiğfar ederek, dua ve niyazda bulunarak beklemişler, itina ile hazırlanmış sofraların başında yiyip içmelerine hiçbir mani yokken vaktin girmesini bekleyerek, Allah’ın emrine itaat ve ibadet etmenin huzur ve lezzetini yaşamışlardır.İftarı yalnız yapmayıp, misafir davet ederek ona da iftar vermek, Müslümanların çok önem verdiği ibadetlerden biridir. Çünkü Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifte buyurdu ki: “Bir kimse Ramazan ayında bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak teala onu Cehennem ateşinden azad eder. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap verilir.”Eshab-ı kiram dediler ki: “Ya Resulallah! Her birimiz bir oruçluya iftar edecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz. Resul aleyhisselam buyurdu ki: “Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilecektir. Bu ayda bir oruçluya su veren kimse, kıyamet günü susuz kalmayacaktır.”Eskiden iftar vakitlerinin ayrı bir havası ve başkalığı vardı. İftar yemeklerine en fakir evlerde bile dikkat edilir, herkes haline ve vaktine göre bol ve çeşitli yiyecekler hazırlardı. Herkes, eşine-dostuna iftar vermeyi büyük bir ibadet kabul eder, bunun için çırpınırdı. Eski İstanbul’da devlet ileri gelenlerinin konaklarında, Ramazan boyunca iftar vakitlerinde kapılar herkese açılır, her gelen meşhur iftar sofralarında hürmet gösterilerek ağırlanırdı. Ayrıca yemek yiyen fakirlere giderlerken “diş kirası” adı altında çeşitli hediyeler verilirdi. Yalnız Osmanlı Türklerine mahsus olan bu adet, 1908 yılına kadar sürmüş, ikinci meşrutiyetten sonra unutulmuştur. Bugün de eş-dost arasında iftar davetleri yaşatılmaktadır.Dinimizde iftarda dikkat edilecek şeyler geniş olarak ilmihal kitaplarında bildirilmiştir. Bunlardan bir kısmı şöyledir:İftarı hurma ile yapmak sünnettir. Hurma, hadis-i şerif ile medhedilmiş, bereketli bir yiyecektir (Bkz. Hurma). Su, zeytin ve tuz ile de yapılır. İftar mühim bir sünnettir. Bir hadis-i şerifte; “İftar zamanında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü tealaya her kokudan daha güzel gelir.” buyrulmuştur. İftar edince; “Zehebezzama’ vebtelletil’uruk ve sebetel ecr inşaallahü teala” veya “Allahümme leke sumtü ve bike amentü ve aleyke tevekkeltü ve ala rızkike eftartü” dualarını okumak da sünnettir.İftarı acele etmek ve sahuru geciktirmek de sünnettir. Sahuru geciktirmek ve iftarı çabuk yapmak, insanın acizliğini ve ihtiyaçlılığını gösterir. Zaten ibadet de, Allah’a karşı acizlik ve ihtiyacını göstermektir. Ancak iftarda acele etmekten maksat, akşam namazı vakti girer girmez orucu bozmak demek değildir. Gökte yıldızlar görülmeden evvel yapmaktır. Saatlerde veya takvimlerde bir hata olabilir ihtimaliyle, biraz beklemek veya önce akşam namazını kılıp, sonra iftar etmek daha ihtiyatlı olmaktadır. Böylece hem acele etme sünneti yerine getirilmiş olur, hem de oruç, bozulmak tehlikesinden kurtulur. Akşam namazından önce ezan ve ikamet okumakla ve namaza hazırlanmakla ve niyet etmekle biraz vakit geçeceği için, namaz vaktinde kılınmış olur. Bütün gün boyunca sabredip üç beş dakika daha geç iftar yapmak, orucun zamanında bozulması bakımından çok önemlidir.HABER MERKEZİ