Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, kendini böyle tanımlıyor.
Bazı gerçekleri okudukça öğreniyoruz .
Yaşananlar yansıtılınca bazı gerçekler daha iyi ortaya çıkıyor.
“Haliç’te Yaşayan Simonlar.” 2010 yılında yazılmış.
588 sayfalık kitabı yeni bitirdim.
Eski Emniyet Müdürü yaşadıklarını, duygularını yansıtmış .
Kitabın önsözünde “ Neden yazıyorum? Kaç yaşındayım ? sorularını yanıtlamış.
İlginç, çarpıcı değerlendirmeler var.
“Takvim yaşına göre 54 yaşındayım. Fizik yaşım 35-40.
Oysa yaşadığım ve gördüğüm olaylar , çektiğim acılar nedeniyle duygu dünyamda kendimi 100-150 yaşında hissediyorum.” diyor.
Kitabın adına gelince..
Haliç ve Simon birer sembol.Biri ülkemiz,diğeri de tarikat ve örgütlere giren kişiler için söylenmiş.
Sözü müdürümüze bırakalım.
Haliç:
“İstanbul’da görev yaptığım 1992-1996 yılları arasında görev yerim Gayrettepe’deydi, evimiz ise Ataköy’de. Her gün akşam geç saatte saat 23.00 sularında Gayrettepe’den çıkıp, evimize giderken Haliç’ten geçiyorduk. Haliç o zamanlar inanılmaz kötü kokuyordu.Tam olarak lağım kokusu duyuluyordu. Ve ben bu kokuya dayanamıyordum. Koku gelmesin diye burnumu kapatmama rağmen, Haliç’ten gelen koku midemi bulandırmaya yetiyordu. Haliç’ten geçmek benim için bir ölümdü. Daha yaklaşmadan Okmeydanın’da burnumu kapatmam gerekiyordu. Ta ki tüneli geçinceye kadar. Fakat Haliç’in etrafında yaşayan insanlara bakıyordum ; onlar parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta bir kısmı piknik yapıyordu. Bu kötü kokudan sanki hiç rahatsız değillerdi. Bu durum bana çok tuhaf gelmişti. Demek ki kötü bir ortamda bulunan insanlar bir müddet sonra oraya uyum sağlayıp alışıyorlar ve bu ortamın çirkinliğini göremiyorlardı.Ne kadar kötü ve sağlıksız bir ortamda bulunursa bulunsun , bir süre sonra kişinin bünyesi bu duruma uyum sağlayarak kötülüğün farkına varamıyordu...
Bir an için düşündüm bu sadece fiziki ortamla mı ilgiliydi.Düşünceler, sosyal davranışlar etik kurallar gibi toplumsal hayatı etkileyen unsurlar için de geçerli miydi?
.....................................................................
Simon:Bir PKK lı.Asıl adı Yılmaz Çelik. Kod adı :Simon.
PKK kamplarında beyni yıkanmış bir militan. Örgütler,insan ruhunun ve kişiliğinin değiştirildiği yerler.
“PKK kamplarında bulunan militanlar inanılmaz bir yönlendirmeye tabi tutuluyor, ve inanılmaz bir inanç keskinliği içinde yetiştiriliyorlardı.Örgütün isteği dışındaki en ufak bir faaliyet ciddi bir suç olarak yargılanıp değerlendiriliyordu.Kamta bulunan bir militan eğer, “Ben bir yıl önce İstanbul’da şöyle gezmiştim, kız arkadaşımla beraber deniz kenarında dolaşmıştım” şeklinde konuşursa en hafifiyle bu kişinin cezası idamdı. Baygın baygın bakmak suçtu. Cezası idamdı.”
İnsani değer yargıları kalmayan , gerçekleri görmeyenler gibi..
Simonlaşmak, gerçekleri görmemek, bir örgütün, bir tarikat liderinin değer yargılarına kendini vermek gibi...
.......................................................................................................
Okumakta yarar var. Gerçekleri görmek için, uydu olmamak için.
Tek rehberimiz akıl, bilim ve vicdanımız olmalı.
Güzel ülkemin mutlu yarınları olsun.
Daha şeffaf, daha aydınlık, daha demokrat,daha mutlu toplumumuz olsun.
Toplumumuzda Haliçler bitsin, Simonlar kalmasın.
Mümkünse kitabı okuyalım dostlar.
Sağlık ve sevgiyle kalın.
Ali Özer /Babaeski 5.08.2017
Bazı gerçekleri okudukça öğreniyoruz .
Yaşananlar yansıtılınca bazı gerçekler daha iyi ortaya çıkıyor.
“Haliç’te Yaşayan Simonlar.” 2010 yılında yazılmış.
588 sayfalık kitabı yeni bitirdim.
Eski Emniyet Müdürü yaşadıklarını, duygularını yansıtmış .
Kitabın önsözünde “ Neden yazıyorum? Kaç yaşındayım ? sorularını yanıtlamış.
İlginç, çarpıcı değerlendirmeler var.
“Takvim yaşına göre 54 yaşındayım. Fizik yaşım 35-40.
Oysa yaşadığım ve gördüğüm olaylar , çektiğim acılar nedeniyle duygu dünyamda kendimi 100-150 yaşında hissediyorum.” diyor.
Kitabın adına gelince..
Haliç ve Simon birer sembol.Biri ülkemiz,diğeri de tarikat ve örgütlere giren kişiler için söylenmiş.
Sözü müdürümüze bırakalım.
Haliç:
“İstanbul’da görev yaptığım 1992-1996 yılları arasında görev yerim Gayrettepe’deydi, evimiz ise Ataköy’de. Her gün akşam geç saatte saat 23.00 sularında Gayrettepe’den çıkıp, evimize giderken Haliç’ten geçiyorduk. Haliç o zamanlar inanılmaz kötü kokuyordu.Tam olarak lağım kokusu duyuluyordu. Ve ben bu kokuya dayanamıyordum. Koku gelmesin diye burnumu kapatmama rağmen, Haliç’ten gelen koku midemi bulandırmaya yetiyordu. Haliç’ten geçmek benim için bir ölümdü. Daha yaklaşmadan Okmeydanın’da burnumu kapatmam gerekiyordu. Ta ki tüneli geçinceye kadar. Fakat Haliç’in etrafında yaşayan insanlara bakıyordum ; onlar parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta bir kısmı piknik yapıyordu. Bu kötü kokudan sanki hiç rahatsız değillerdi. Bu durum bana çok tuhaf gelmişti. Demek ki kötü bir ortamda bulunan insanlar bir müddet sonra oraya uyum sağlayıp alışıyorlar ve bu ortamın çirkinliğini göremiyorlardı.Ne kadar kötü ve sağlıksız bir ortamda bulunursa bulunsun , bir süre sonra kişinin bünyesi bu duruma uyum sağlayarak kötülüğün farkına varamıyordu...
Bir an için düşündüm bu sadece fiziki ortamla mı ilgiliydi.Düşünceler, sosyal davranışlar etik kurallar gibi toplumsal hayatı etkileyen unsurlar için de geçerli miydi?
.....................................................................
Simon:Bir PKK lı.Asıl adı Yılmaz Çelik. Kod adı :Simon.
PKK kamplarında beyni yıkanmış bir militan. Örgütler,insan ruhunun ve kişiliğinin değiştirildiği yerler.
“PKK kamplarında bulunan militanlar inanılmaz bir yönlendirmeye tabi tutuluyor, ve inanılmaz bir inanç keskinliği içinde yetiştiriliyorlardı.Örgütün isteği dışındaki en ufak bir faaliyet ciddi bir suç olarak yargılanıp değerlendiriliyordu.Kamta bulunan bir militan eğer, “Ben bir yıl önce İstanbul’da şöyle gezmiştim, kız arkadaşımla beraber deniz kenarında dolaşmıştım” şeklinde konuşursa en hafifiyle bu kişinin cezası idamdı. Baygın baygın bakmak suçtu. Cezası idamdı.”
İnsani değer yargıları kalmayan , gerçekleri görmeyenler gibi..
Simonlaşmak, gerçekleri görmemek, bir örgütün, bir tarikat liderinin değer yargılarına kendini vermek gibi...
.......................................................................................................
Okumakta yarar var. Gerçekleri görmek için, uydu olmamak için.
Tek rehberimiz akıl, bilim ve vicdanımız olmalı.
Güzel ülkemin mutlu yarınları olsun.
Daha şeffaf, daha aydınlık, daha demokrat,daha mutlu toplumumuz olsun.
Toplumumuzda Haliçler bitsin, Simonlar kalmasın.
Mümkünse kitabı okuyalım dostlar.
Sağlık ve sevgiyle kalın.
Ali Özer /Babaeski 5.08.2017