İSTİKLAL MARŞIMIZIN KABULÜ VE MEHMET AKİF ERSOY’U ANMA ETKİNLİĞİ YAPILDI
12 Mart İstiklal Marşımızın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma etkinliklerin 96. Yılı dolaysı ile Cumhuriyet İlk Okulu çok amaçlı salonunda bir tören düzenlendi.
Cumhuriyet İlkokulu çok amaçlı salonunda düzenlenen anma etkinliklerine Başta İlçe Kaymakamı Tarkan Keskin, 1.Zırhlı Tugay Komutan Vekili Tank Albay Coşkun Önal Belediye Başkan Vekili Faik Namdar, Belediye Başkan Yardımcısı Hayri Tübeler, İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Binbaşı Mustafa Gümüşoğlu, İlçe Emniyet Müdürü Hakan Hatip, Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkan Yardımcısı ve Parti Sekreteri Ümit Turgut, Cumhuriyet Halk partisi İlçe Başkanı Erol Mutlu, İlçe Müftüsü Mehmet Şimşekoğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadriye Kahraman Tokat, Şube Müdürleri Ali Osman Cura ve Muzaffer Karaman, Okul Müdürleri, İl Genel Meclis Üyesi ve Ziraat Odası Başkanı Şahin Arslan, Babaeski Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürü Umut Özkan Gençlik Merkezi Müdürü Beyazıt Örgel Öğrenciler ve veliler katıldı.
Cumhuriyet İlkokulu çok amaçlı salonunda düzenlenen anma törenleri Saygı ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı.
Anma Töreninde günün anlam ve önemini belirten konuşmayı İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadriye Kahraman Tokat yaptı. Tokat yaptığı konuşmada şunlara yer verdi; Sayın Kaymakamım, Sayın Protokol, Değerli Meslektaşlar ve çok Kıymetli Gençler,
Bağımsız her ülkenin belli başlı sembolleri vardır. Bunlar ülke için derin manalar taşır. Bayrak ve Milli Marş bunlardan sadece ikisidir. Ülkemizin sembollerinin başta gelen şüphesiz ki Şehit Kanlarımızın rengini almış bayrağımız ve Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un kaleme aldığı İstiklal Marşımızdır. O, tarihe gömülmek istenen şanlı bir milletin Diriliş Destanı’dır. 12 Mart 1921 yılında dört defa ayakta dinlendikten sonra Milli Marş olarak kabul edilen İstiklal Marşı milletimizin inanç destanıdır. Milli marşımızın kabulünün 96.şeref yıl dönümünü kutlamak için düzenlediğimiz programa hepiniz hoş geldiniz.
İstiklal Marşımızı anlamak için kaleme alındığı günleri ve onu kaleme alan Mili Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’u anlamak lazım. Orta Asya’dan gelerek Anadolu’yu kendine yurt edinen atalarımız hiçbir millete zulüm etmemiş, bilakis kendi sınırları içerisinde olan diğer toplumların özgürce yaşaması için bütün koşulları yerine getirmiştir. Buna rağmen dış güçlerin saldırılarına maruz kalmış, hatta kendi tebaasında bulunan azınlıkların bile ihanetine uğrayarak zor dönemler geçirmiştir.
İşte bu zor dönemlerin bilinen ve en acıklı olanı Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. İstiklal Savaşının elemli ve buhranlı günlerindeyiz. İzmir gitmiş, Bursa düşmüş Afyon kaybedilmiş. Düşman orduları Türk yurdunun her yanına sokulmuş, Türk Milleti, tarihinin en karanlık günlerini yaşamaktadır.
Akif, Kuvayi Milliye’nin Ege’deki merkezlerinden Balıkesir’e gider. Burada halktan aradaki ayrılıkları kaldırmalarını düşmanlara karşı birleşmelerini isteyip herkesi yurt savunmasına çağırı. Meclisin açıldığı günlerde “Artık burada duracak zaman değildir.” diyerek Ankara’ya gelir. Meclisin önünde Akif’le karşılaşan Mustafa Kemal “Sizi bekliyordum efendim, tam zamanında geldiniz.” Der. Anadolu iç isyanlarla karşı karşıyadır. Kurtuluş savaşı sürerken Akif Kastamonu camilerinde yaptığı konuşmalarında milli ve manevi değerlerin tehlikede olduğunu belirterek Müslümanları birliğe, düşmana karşı savaşmaya çağırır. Bu konuşmaların yayınlandığı dergi, gazete ve kitaplar Anadolu’nun bütün illerinde, sancaklar ve kazalarında yeniden basılarak cepheler köylere dağıtılır.
Aralık 1920 ‘de Kastamonu’dan Ankara’ya gelen Mehmet Akif’e, Mustafa Kemal “Kastamonu’daki vatan perver mesainizden çok memnum oldum. Sevr anlaşmasının memleket için ne kadar feci bir idam hükmü olduğu Sebilürreşat kadar hiçbir gazete neşretmedi. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşatın büyük hizmeti oldu. Bunu için bilhassa teşekkür ederim.” der.
Türk Halkı canı pahasına ülkenin bağımsızlık mücadelesinde yer almış kimi cephede, kimi cephe gerisinde üzerine düşen görevleri yerine getirmiştir.
Akif o yıllarda Anadolu’da fikri açısından milletimizin mücadelesine çok büyük destek vermiştir. Bir kutup yıldızı gibi yol göstermiştir. Vatanın milletin içinde bulunduğu durumu çok iyi tahlil etmiş çok güvendiği Türk milletine “Sahipsiz olan bir memleketin batması haktır sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.” diyerek vatana sahip çıkmamız gerektiğini duygu yüklü konuşmalarında ve mısralarında defalarca işlemiştir.
Genelkurmay başkanı İsmet Paşa’nın saldırgan düşmana karşı Anadolu’da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisi ve inancı canlı tutacak ve gelecekte milli bir marşımız olacak marşın hazırlanması telilfinden sonra yarışmaya 724 şiir katılmış ama hiçbiri istenilen özellikte bulunamamıştır.
Mehmet Akif ise “Milletin kurtulacağını para ile mi söyleyeceğiz.” diyerek bu yarışmaya katılmamıştır. Hasan Basri yarışma için konan ödülün, ona verilmeyeceğine dair güvence verince “O halde yazalım.” deyip yazmıştır.
Mehmet Akif’teki istiklal inancını, vatanımızın içimde bulunduğu durum sekteye uğratamamıştır.
Marşın ilk dizesindeki Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak ifadesi onun azminin kararlılığını ve cesaretinin dille inşa edilmiş abidevi ifadesidir.
Bu millet Haktan manevi güç alıyordu. Bunun içindir ki Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal mısraları asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yar ve ağyar anlamalıdır ki Türkün Mete’den beri, her şeyi en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir fakat Hürriyeti asla. Bu demektir ki gençler Türkün Hürriyetine dokunulamaz. Al Sancağımızın yurdumun üstünde en son ocak tütene kadar gökyüzünde sallanacağını biz içimizdeki ve dışımızdaki hainlere 15 Temmuz gecesi bir defa daha gösterdik.
Söz konusu Vatan olduğunda Türk milletinin tek yürek olduğunu bayrağını ve vatanının namusu bildiğini, biz tüm dünyaya 15 Temmuz gecesi yazdığımız destanla tekrar göstermiş olduk. O bizim milletimizin yıldızıdır parlayacak, O bizimdir o bizim, milletimizindir ancak dedik. Yollara çıktık. Köprülere yığıldık. 40 yıldır içimizdeki ve dışımızdaki hainlerin kurdukları alçakça saldırıyı 4 saatte bitirdik. “Rabbim bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diye dua eden Mehmet Akif ERSOY’un İstiklal Marşının her mısrasını ruhumuzda hissettiğimiz için korkmadık.
Ruhumun senden, İlahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Mısralarındaki ruha 15 Temmuz Gecesinde bizim ilhamımız oldu.
Yurdumun üzerinde ezan sesini dindirmek isteyenlere fırsat vermedik. Şehit oğlu olduğumuzu unutmadık, atalarımızı incitmedik, dünyalara değişmedik bu cennet vatanı.
Evet sevgili gençler 1921’deki düşman ve düşmanlığın 2016’da da aynı olduğunu gördük. Gördük ki içimizdeki hainler vatan sevgisi, ecdat sevgisi, millet sevgisi bilmeyen ruhsuzlar gözünü milletimizin birliğine ve beraberliğine, vatan toprağına dikmiş hainlerle iş birliği yapmış ve yıllarca bu vatan toprağında hain emellerini planlamış. Unuttukları bir şey vardı sevgili yavrularım. 1921 yılından gelen bir ses…
Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın
Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakkın,
Kim biliri belki yarın belki yarında da yakın.
Diyerek bizim ruhumuza seslenmişti.
Biz tankların önüne gövdemizi siper ederek bu hayasızca akını yarın olmadan durdurduk. Bize Hakk’ın vadettiği bağımsız günleri elimizden alamadılar, sizlerde bu sesi işitiniz. Ruhunuza işleyiniz! Bu güzel vatanın, bu Aziz milletin düşmanı asırlardır bitmedi, bitmez. İstiklal Marşımızın her mısrası bir duadır, yol gösterici kutup yıldızı gibidir. İstiklal Marşımızı sevmek bağımsızlığımızın sembolü olan bu marşı anlayıp hayatımıza rehber etmemiz gerekmektedir. 15 Temmuz Gecesi topsuz tüfeksiz medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın önüne göğsünde ki imanla çıkmış şehitler vermiş, gaziler vermiş bir milletin evladı olmaktan her daim gurur duymalısınız.
Türk Milletinin hürriyetine dokunulmaz olduğunu bilerek bu bayrağı, sancağı taşıyacağınıza emaneti koruyacağınıza inancım tamdır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime şu mısralarla bitirmek istiyorum.
Korkmamdım!
Sen ‘KORKMA’ dediğin günden beri korkmadım.
Ne al sancağımın sönmesinden,
Nede tek dişi canavarın ulumasında.
Mıhlanıp kaldım yerimde
Seni her duyduğumda.
Başım dik, gözüm gökyüzünde.
Düşündüm bastığım yerlerdeki kefensiz yatanları.
Unutmadım!
Unutmam ben şehit oğluyum.
Dünyalara alsam da vermem
Bu vatanın tek bir taşını.
Kükremiş sel gibi taştım.
Mabetlere değmesin diye düşman eli
Siper ettim gövdemi;
Vuruldum…
Ay, hilaldi o gece.
Vuruldum!
Kanım toprağa aktı,
Bayrağıma renk oldum.
Abdullah Tayyip OLÇAK oldum, 16 yaşımda
Ömer Halis Demir oldum
Fethi Sekin oldum
Gözünü kırpmadan şehadete yürüdüm.
Binlerce şehidimize komşu oldum.Ey tarihin en büyük şehadet destanını yazanlar!
Ey şerefinin ölçüsü, tarihin ufuklarına sığmayan kahramanlar!
Ey yüreği avucunda, kefeni sırtında olanlar…
Ey er oğlu er, yiğit oğlu yiğitler… Şehitlerimiz, gazilerimiz… Binlerce kez selam olsun sizlere…
Ey Türk Milletinin şan ve şerefine leke sürdürmeyenler.
Ey tarihin koynunda Türk adını altın harflerle yazdıranlar, onurlandıranlar… selam olsun sizlere… Binlerce kez selam olsun…Değerli Hazirun;
96. şerefli yılını kutladığımız İstiklal Marşı’nın kabul gününde bu eşsiz destanı kaleme alan Mehmet Akif ERSOY’un ve ebediyete intikal etmiş aziz şehitlerimizin manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum. Ruhları Şad, Mekanları Cennet Olsun.
Saygılarımla…
Yapılan konuşmanın ardından Babaeski Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Akın Akyıl “Zulmü Alkışlayamam” adlı şiiri okudu.
Daha sonra Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ile ilgili olarak hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.
Daha sonra ise İstiklal Marşımızı Güzel okuma yarışmasında birincilik elde eden öğrencilerin ödülleri İlçe Kaymakamı Tarkan Keskin, 1. Zırhlı Tugay Komutan Vekili Tank Albay Coşkun Önal ve Belediye Başkan Vekili Faik Namdar tarafından verildi.
Ödül töreninden sonra Babaeski Gazi mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan “İstiklal Marşı’nın kabulünü anlatan piyes oynandı.
Hazırlanan program toplu fotoğraf çekimin ardından sona erdi.HABER MERKEZİ
12 Mart İstiklal Marşımızın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u anma etkinliklerin 96. Yılı dolaysı ile Cumhuriyet İlk Okulu çok amaçlı salonunda bir tören düzenlendi.
Cumhuriyet İlkokulu çok amaçlı salonunda düzenlenen anma etkinliklerine Başta İlçe Kaymakamı Tarkan Keskin, 1.Zırhlı Tugay Komutan Vekili Tank Albay Coşkun Önal Belediye Başkan Vekili Faik Namdar, Belediye Başkan Yardımcısı Hayri Tübeler, İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Binbaşı Mustafa Gümüşoğlu, İlçe Emniyet Müdürü Hakan Hatip, Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkan Yardımcısı ve Parti Sekreteri Ümit Turgut, Cumhuriyet Halk partisi İlçe Başkanı Erol Mutlu, İlçe Müftüsü Mehmet Şimşekoğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadriye Kahraman Tokat, Şube Müdürleri Ali Osman Cura ve Muzaffer Karaman, Okul Müdürleri, İl Genel Meclis Üyesi ve Ziraat Odası Başkanı Şahin Arslan, Babaeski Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürü Umut Özkan Gençlik Merkezi Müdürü Beyazıt Örgel Öğrenciler ve veliler katıldı.
Cumhuriyet İlkokulu çok amaçlı salonunda düzenlenen anma törenleri Saygı ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı.
Anma Töreninde günün anlam ve önemini belirten konuşmayı İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadriye Kahraman Tokat yaptı. Tokat yaptığı konuşmada şunlara yer verdi; Sayın Kaymakamım, Sayın Protokol, Değerli Meslektaşlar ve çok Kıymetli Gençler,
Bağımsız her ülkenin belli başlı sembolleri vardır. Bunlar ülke için derin manalar taşır. Bayrak ve Milli Marş bunlardan sadece ikisidir. Ülkemizin sembollerinin başta gelen şüphesiz ki Şehit Kanlarımızın rengini almış bayrağımız ve Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un kaleme aldığı İstiklal Marşımızdır. O, tarihe gömülmek istenen şanlı bir milletin Diriliş Destanı’dır. 12 Mart 1921 yılında dört defa ayakta dinlendikten sonra Milli Marş olarak kabul edilen İstiklal Marşı milletimizin inanç destanıdır. Milli marşımızın kabulünün 96.şeref yıl dönümünü kutlamak için düzenlediğimiz programa hepiniz hoş geldiniz.
İstiklal Marşımızı anlamak için kaleme alındığı günleri ve onu kaleme alan Mili Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’u anlamak lazım. Orta Asya’dan gelerek Anadolu’yu kendine yurt edinen atalarımız hiçbir millete zulüm etmemiş, bilakis kendi sınırları içerisinde olan diğer toplumların özgürce yaşaması için bütün koşulları yerine getirmiştir. Buna rağmen dış güçlerin saldırılarına maruz kalmış, hatta kendi tebaasında bulunan azınlıkların bile ihanetine uğrayarak zor dönemler geçirmiştir.
İşte bu zor dönemlerin bilinen ve en acıklı olanı Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. İstiklal Savaşının elemli ve buhranlı günlerindeyiz. İzmir gitmiş, Bursa düşmüş Afyon kaybedilmiş. Düşman orduları Türk yurdunun her yanına sokulmuş, Türk Milleti, tarihinin en karanlık günlerini yaşamaktadır.
Akif, Kuvayi Milliye’nin Ege’deki merkezlerinden Balıkesir’e gider. Burada halktan aradaki ayrılıkları kaldırmalarını düşmanlara karşı birleşmelerini isteyip herkesi yurt savunmasına çağırı. Meclisin açıldığı günlerde “Artık burada duracak zaman değildir.” diyerek Ankara’ya gelir. Meclisin önünde Akif’le karşılaşan Mustafa Kemal “Sizi bekliyordum efendim, tam zamanında geldiniz.” Der. Anadolu iç isyanlarla karşı karşıyadır. Kurtuluş savaşı sürerken Akif Kastamonu camilerinde yaptığı konuşmalarında milli ve manevi değerlerin tehlikede olduğunu belirterek Müslümanları birliğe, düşmana karşı savaşmaya çağırır. Bu konuşmaların yayınlandığı dergi, gazete ve kitaplar Anadolu’nun bütün illerinde, sancaklar ve kazalarında yeniden basılarak cepheler köylere dağıtılır.
Aralık 1920 ‘de Kastamonu’dan Ankara’ya gelen Mehmet Akif’e, Mustafa Kemal “Kastamonu’daki vatan perver mesainizden çok memnum oldum. Sevr anlaşmasının memleket için ne kadar feci bir idam hükmü olduğu Sebilürreşat kadar hiçbir gazete neşretmedi. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşatın büyük hizmeti oldu. Bunu için bilhassa teşekkür ederim.” der.
Türk Halkı canı pahasına ülkenin bağımsızlık mücadelesinde yer almış kimi cephede, kimi cephe gerisinde üzerine düşen görevleri yerine getirmiştir.
Akif o yıllarda Anadolu’da fikri açısından milletimizin mücadelesine çok büyük destek vermiştir. Bir kutup yıldızı gibi yol göstermiştir. Vatanın milletin içinde bulunduğu durumu çok iyi tahlil etmiş çok güvendiği Türk milletine “Sahipsiz olan bir memleketin batması haktır sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.” diyerek vatana sahip çıkmamız gerektiğini duygu yüklü konuşmalarında ve mısralarında defalarca işlemiştir.
Genelkurmay başkanı İsmet Paşa’nın saldırgan düşmana karşı Anadolu’da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisi ve inancı canlı tutacak ve gelecekte milli bir marşımız olacak marşın hazırlanması telilfinden sonra yarışmaya 724 şiir katılmış ama hiçbiri istenilen özellikte bulunamamıştır.
Mehmet Akif ise “Milletin kurtulacağını para ile mi söyleyeceğiz.” diyerek bu yarışmaya katılmamıştır. Hasan Basri yarışma için konan ödülün, ona verilmeyeceğine dair güvence verince “O halde yazalım.” deyip yazmıştır.
Mehmet Akif’teki istiklal inancını, vatanımızın içimde bulunduğu durum sekteye uğratamamıştır.
Marşın ilk dizesindeki Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak ifadesi onun azminin kararlılığını ve cesaretinin dille inşa edilmiş abidevi ifadesidir.
Bu millet Haktan manevi güç alıyordu. Bunun içindir ki Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal mısraları asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yar ve ağyar anlamalıdır ki Türkün Mete’den beri, her şeyi en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir fakat Hürriyeti asla. Bu demektir ki gençler Türkün Hürriyetine dokunulamaz. Al Sancağımızın yurdumun üstünde en son ocak tütene kadar gökyüzünde sallanacağını biz içimizdeki ve dışımızdaki hainlere 15 Temmuz gecesi bir defa daha gösterdik.
Söz konusu Vatan olduğunda Türk milletinin tek yürek olduğunu bayrağını ve vatanının namusu bildiğini, biz tüm dünyaya 15 Temmuz gecesi yazdığımız destanla tekrar göstermiş olduk. O bizim milletimizin yıldızıdır parlayacak, O bizimdir o bizim, milletimizindir ancak dedik. Yollara çıktık. Köprülere yığıldık. 40 yıldır içimizdeki ve dışımızdaki hainlerin kurdukları alçakça saldırıyı 4 saatte bitirdik. “Rabbim bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diye dua eden Mehmet Akif ERSOY’un İstiklal Marşının her mısrasını ruhumuzda hissettiğimiz için korkmadık.
Ruhumun senden, İlahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Mısralarındaki ruha 15 Temmuz Gecesinde bizim ilhamımız oldu.
Yurdumun üzerinde ezan sesini dindirmek isteyenlere fırsat vermedik. Şehit oğlu olduğumuzu unutmadık, atalarımızı incitmedik, dünyalara değişmedik bu cennet vatanı.
Evet sevgili gençler 1921’deki düşman ve düşmanlığın 2016’da da aynı olduğunu gördük. Gördük ki içimizdeki hainler vatan sevgisi, ecdat sevgisi, millet sevgisi bilmeyen ruhsuzlar gözünü milletimizin birliğine ve beraberliğine, vatan toprağına dikmiş hainlerle iş birliği yapmış ve yıllarca bu vatan toprağında hain emellerini planlamış. Unuttukları bir şey vardı sevgili yavrularım. 1921 yılından gelen bir ses…
Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın
Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakkın,
Kim biliri belki yarın belki yarında da yakın.
Diyerek bizim ruhumuza seslenmişti.
Biz tankların önüne gövdemizi siper ederek bu hayasızca akını yarın olmadan durdurduk. Bize Hakk’ın vadettiği bağımsız günleri elimizden alamadılar, sizlerde bu sesi işitiniz. Ruhunuza işleyiniz! Bu güzel vatanın, bu Aziz milletin düşmanı asırlardır bitmedi, bitmez. İstiklal Marşımızın her mısrası bir duadır, yol gösterici kutup yıldızı gibidir. İstiklal Marşımızı sevmek bağımsızlığımızın sembolü olan bu marşı anlayıp hayatımıza rehber etmemiz gerekmektedir. 15 Temmuz Gecesi topsuz tüfeksiz medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın önüne göğsünde ki imanla çıkmış şehitler vermiş, gaziler vermiş bir milletin evladı olmaktan her daim gurur duymalısınız.
Türk Milletinin hürriyetine dokunulmaz olduğunu bilerek bu bayrağı, sancağı taşıyacağınıza emaneti koruyacağınıza inancım tamdır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime şu mısralarla bitirmek istiyorum.
Korkmamdım!
Sen ‘KORKMA’ dediğin günden beri korkmadım.
Ne al sancağımın sönmesinden,
Nede tek dişi canavarın ulumasında.
Mıhlanıp kaldım yerimde
Seni her duyduğumda.
Başım dik, gözüm gökyüzünde.
Düşündüm bastığım yerlerdeki kefensiz yatanları.
Unutmadım!
Unutmam ben şehit oğluyum.
Dünyalara alsam da vermem
Bu vatanın tek bir taşını.
Kükremiş sel gibi taştım.
Mabetlere değmesin diye düşman eli
Siper ettim gövdemi;
Vuruldum…
Ay, hilaldi o gece.
Vuruldum!
Kanım toprağa aktı,
Bayrağıma renk oldum.
Abdullah Tayyip OLÇAK oldum, 16 yaşımda
Ömer Halis Demir oldum
Fethi Sekin oldum
Gözünü kırpmadan şehadete yürüdüm.
Binlerce şehidimize komşu oldum.Ey tarihin en büyük şehadet destanını yazanlar!
Ey şerefinin ölçüsü, tarihin ufuklarına sığmayan kahramanlar!
Ey yüreği avucunda, kefeni sırtında olanlar…
Ey er oğlu er, yiğit oğlu yiğitler… Şehitlerimiz, gazilerimiz… Binlerce kez selam olsun sizlere…
Ey Türk Milletinin şan ve şerefine leke sürdürmeyenler.
Ey tarihin koynunda Türk adını altın harflerle yazdıranlar, onurlandıranlar… selam olsun sizlere… Binlerce kez selam olsun…Değerli Hazirun;
96. şerefli yılını kutladığımız İstiklal Marşı’nın kabul gününde bu eşsiz destanı kaleme alan Mehmet Akif ERSOY’un ve ebediyete intikal etmiş aziz şehitlerimizin manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum. Ruhları Şad, Mekanları Cennet Olsun.
Saygılarımla…
Yapılan konuşmanın ardından Babaeski Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Akın Akyıl “Zulmü Alkışlayamam” adlı şiiri okudu.
Daha sonra Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ile ilgili olarak hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.
Daha sonra ise İstiklal Marşımızı Güzel okuma yarışmasında birincilik elde eden öğrencilerin ödülleri İlçe Kaymakamı Tarkan Keskin, 1. Zırhlı Tugay Komutan Vekili Tank Albay Coşkun Önal ve Belediye Başkan Vekili Faik Namdar tarafından verildi.
Ödül töreninden sonra Babaeski Gazi mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan “İstiklal Marşı’nın kabulünü anlatan piyes oynandı.
Hazırlanan program toplu fotoğraf çekimin ardından sona erdi.HABER MERKEZİ